Açıklama: Devrim Demirel, BerilTech kurucusudur. Bu yazısı Webrazzi'de konuk yazar olarak yayınlanmıştır.
Yoğun Web 2.0 Expo gündemine kısa bir mola verip düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istedim. Yazı çok dar bir zamanda kaleme alındı, olası hataları hoşgörmenizi rica ederim :)
Bugünün ve yarının ürünleri
Bir süredir web ürünlerinin üç ana sisteme sahip olması gerektiğini düşünüyorum: içerik, arama ve networking. Expo’da neredeyse tüm mevcut ve yeni şirketlerin bu işlevleri barındırdığını söyleyebilirim.
Web ürünlerinin sadece kendi içinde networking imkanı sağlaması artık anlamlı ve yeterli değil. Ürünlerin dışarıdaki web ile entegre olmak için API sağlayan ve ürünün işlevlerini geliştirebilecek tüm platformlarla konuşması bir seçenek değil, zorunluluk. (Fırsat!)
Yarın için veriyi okumak
Artık web şirketleri gerçek zamanlı veya geriye dönük her türlü raporlama ve analiz imkanlarına sahip.
Rekabet giderek arttığı için artık eskisinden farklı olarak önemli olan şey sadece trafiği ve müşteri sayısını geometrik olarak artırmak değil, mevcut trafikler ve müşterilerin performansını, kullanıcı memnuniyetini geliştirebilmek.
Biriken veriyi sürekli ve doğru okuyarak ürünün geleceğini ve geleceğin ürününü tasarlamak, yeni web’in en iştah açıcı alanlarıdan biri. Bu alanda servisler sunan şirketlerin çok büyüyeceğini düşünüyorum. (Fırsat!)
Rekabet büyüyor... Yatırım?
On yıl öncesinden farklı olarak kişisel girişimlerin başarılı olma şansı giderek azalıyor. Geçmişte çok az kişi ve şirketin farkında olduğu bir ticari ortamın yerine, her ölçekte milyarlarca dolarlık yatırımın olduğu bir sektörde iş yapıyor.
Burada en çok gözlemlediklerimden biri, çok yetenekli ve bilgili bireylerden çok, sürekli öğrenen ve gelişen bir takım oluşturma becerisi ve takımların yeteneğiyle başarılan işlerin çokluğu.
Burada bir çok yeni startup ile tanıştım. Türkiye’deki programcılar, mühendisler veya tasarımcılardan daha zeki veya yetenekli değiller. Bir araya gelip “takım” olabilmişler ve bunu yansıtabiliyorlar. Bir kısmı şirketlerinin misyonu konusunda da çok net.
İyi yatırım firmaları mantıklı “fikirleri” olan, “misyonunu” belirlemiş “takımlara” yatırım yapıyor.
Yatırım ölçeği ve rekabet
Türkiye’de ilk kez Etohum’un başardığı 250 bin dolarlık girişimci fonu oluşturulması beni oldukça heyecanlandırıyor. Buradaki bir oturumda bir yatırım firmasının söyledikleri ise düşündürücüydü: New York’ta her gün 50-250 bin dolar ölçeğinde çok sayıda melek yatırım çeki yazılıyor!
Nasıl bir dünyayla rekabet halinde olduğumuzu farketmemiz lazım. Etohum fonu gibi fonların sayısının çoğalması, yüzlerce kez katlanması gerekiyor.
Yeni web: karmaşadan sadeliğe, durgunluktan iletişime
İhtiyaçlar ve rekabet artıp, altyapılar ve sistemler karmaşık hale geldikçe; arayüzler, içerik ve işlevler sadeleşiyor. Tüm şirketler en düşük maliyet ve en kısa zamanda en çok etkiyi yaratmanın peşinde.
Birkaç yıl önce işletim sistemlerini, tarayıcıları, cihazları çok daha fazla önemliydi. Şimdi internete nereden girdiğimizin, kullandığımız sistemin ne olduğunun önemi yok: Windows, Linux, Mac veya iPad, Android, iPhone, Symbian... Kullanıcı girdiği sistemlerin her cihazdan ve her zaman erişilebilir olmasını istiyor.
Artık donanımlar ve yazılımlar değil, onları kullanarak hayatımıza değer katan şirketler konuşuluyor. Değer yaratan şirketlerin de ortak bir özelliği var: iletişim, etkileşimli uygulamalar ve dinamizm.
Web’in geleceği: Dünyayı değiştiren ürünler
Yeni web, gerçek hayattaki yaşantımızı değiştiren uygulamalarla şekilleniyor. Amerika’da artık çok yaygın olan Foursquare, Türkiye’de Facebook, İş dünyası için Linkedin ve diğerleri...
Web de bundan farklı değildi: dünyayı değiştiren bir teknoloji. İster yatırımcı, ister girişimci, ister kullanıcı gözüyle bakın, gerçek pek değişmiyor.
Yerel veya dünya çapında bir girişim yapacaksanız, insanların ve şirketlerin deneyimlerini, yaşantılarını ve kaderlerini değiştirebiliyorsanız başarılı oluyorsunuz.
Web 2.0 Expo 2010 NY’dan tekrar yazmaya çalışacağım.
Görsel Kaynak: mikekorn