Silikon Vadisi’nde en çok Türk mühendis çalıştıran SpeedDate’in kurucusu Simon Tisminezky ve Türk mühendis arkadaşlarıyla keyifli bir sohbet gerçekleştirdim.
Reyhan Çepik: Merhaba Simon, SpeedDate’i kurmaya nasıl karar verdiniz?
Simon Tisminezky: Merhaba, birçok popüler arkadaşlık servisini denedikten sonra sürekli yanlış insanlarla eşleştirildiğimi farkettim. Bir çoğunda bunu ilk randevu sonrası paramı ve zamanımı harcadıktan sonra farkediyordum. Buluşmanın ilk bir kaç dakikası içinde uyumlu olup olmadığımızı anlayabiliyordum. Fakat uyumlu değilsek bile, kalkıp gidemediğim için hoş olmayan bir durumun içine düşüyordum.
İlk randevudan önce, bir uyum olup olmadığını anlamanın yolunu sağlayacak SpeedDate’i bu probleme (bir çok insanın yaşadığını biliyorum) çözüm olması için kurdum. Doğallıktan yoksun olduğu için mesajlaşma sizi belli bir yere kadar getirir. Bu nedenle yanlız olan insanların ilişkilerini ileri safhaya taşımadan önce, aralarında bir uyum olup olmadığını görmeleri için chat ve web kamerası aracılığı ile gerçek zamanlı iletişim kurabilecekleri bir platform oluşturdum. Bu platformda, 3 dakikalık sanal görüşme sonrasında, bir uyum yoksa bir sonraki görüşmeye geçiyorsun.
R.Ç- SpeedDate’i diğer arkadaşlık sitelerinden ayıran nedir?
S.T- SpeedDate ilk online speed dating sitesi ve şu anda 10 milyon kullanıcısıyla da en büyüğü olarak diğerlerinden ayrılıyor. En önemli farkımız çöp çatanlık sürecini kullanıcılarımıza bırakmak. Sizin karakterinize en çok uyan kişiyi bulmak için, bilimsel anketler doldurmak veya sayfalar süren soruları cevaplamak zorundan değilsiniz. SpeedDate ile basit olarak 3 dakikalık canlı görüşme yapıyorsunuz ve bunun sonunda bir uyumun olup olmadığına kendiniz karar veriyorsunuz.
R.Ç- Hangi ülkelerden üyeleriniz var ve bunlardan en büyüğü hangisi?
S.T- Antartika haricinde her kıtadaki 190 ülkeden üyemiz var. En büyük 4 pazarımız: ABD, İngiltere, Kanada ve Avusturalya. Türkiye ise pazar sıralamasında 5. sırada ve büyümeye devam ediyor.
R.Ç- Sadece web siteniz üzerinden mi servis sunuyorsunuz? SpeedDate’e başka hangi platformlar üzerinden erişebiliriz?
S.T- Speeddate.com temel platformumuz fakat bir çok sosyal platformada da aktifiz. Bunlardan en çok göze çarpanı Facebook uygulamamız. Ek olarak Android ve iPhone üzerinde de mobil arkadaşlık uygulamalarımız var. Şu anda iPhone’daki en popüler arkadaşlık uygulamasıyız, yakın zamanda da kullanıcılarımızın profilleri incelerken iPad’in geniş ekran ve yüksek çözünürlüğünden faydalanmaları için iPad üzerindeki ilk arkadaşlık uygulamasını yayınladık.
R.Ç- Bunlardan en aktif olanı hangisi?
S.T- Web sitemiz en popüler platformumuz ve bunu iPhone ve Facebook takip ediyor. Geçen çeyrekte, iPhone uygulamamızın indirilme sayısı bir milyonu aştı.
R.Ç- İş modeliniz nedir? Siteniz ücretsiz mi yoksa üyelerden para alıyor musunuz?
S.T- SpeedDate ile ilgilenen herkes siteyi ziyaret edebilir, kayıt olabilir, profil oluşturabilir ve anında sınırsız sayıda chat ve web kamerasını kullanarak speed dating’e başlayabilir. Bir de kullanıcılarımıza tüm özelliklere (eğer görüşme iyi gidiyorsa, görüşmeyi uzatma hakkı vb.) erişim hakkı veren özel üyelik seçeneğimiz var.
R.Ç- Bildiğim kadarıyla Silikon Vadisi’nde Türk Mühendis yoğunluğu en çok olan şirketsiniz. Şu anda kaç Türk mühendis çalışıyor?
S.T- Muhtemelen doğrudur. Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunlarını işe almayı seviyoruz. Adayların teknik olarak çok bilgili, çalışkan ve kendilerini işe adadıklarını gördük. Şu anda 10 Türk çalışanımız var. Onlar benim kardeşlerim ve onların her biri ile gurur duyuyorum. Hepsinin SpeedDate üzerinde çok büyük etkileri var ve inanıyorum ki biz de onların hayatları üzerinde olumlu etkiler bırakıyoruz.
R.Ç- Bize bu işe alma sürecinin nasıl başladığını anlatabilir misin?
S.T- İşe alma süreci tamamen ağızdan ağıza gelişti. İlk önce Erbil Karaman’ı işe aldık. O daha sonra arkadaşlarına referans oldu, onlar da kendi arkadaşlarına referans oldular.
R.Ç- Peki şirket olarak Türklerle çalışmaktan memnun musunuz? Diğer ülkelerden gelen mühendislerle aralarında bir fark var mı?
S.T- Mükemmeller! Süper zekiler, takım oyununu iyi biliyorlar, kendilerini işe adıyorlar ve onlarla çalışmak büyük bir zevk. Bir girişim için ihtiyacın olan herşey.
R.Ç- Türkiye’den işe alımlara devam edecek misiniz?
S.T- Mutlaka.
R.Ç- Bir çok Türk çalışanı olarak siz hiç Türkiye’de bulundunuz mu? Eğer bulunduysanız nasıldı? Hala hatırladığınız bir anınız var mı?
S.T- Evet hem ben hem de kurucu ortağım Dan Abelon, Türkiye’de bulunduk ve ikimiz de çok sevdik. Bir çok kez daha gelmeyi planlıyoruz. Ülke kesinlikle çok güzel, insanları çok sıcak kanlı ve dost canlısı. Ankara’yı ve İstanbul’u ziyaret ettim. ODTÜ’de girişimcilik dersinde konuşma yaptım. En güzel anılarımdan bir kaçı, Taksim’deki kokoreç, Boğazı geçmek ve Cağaloğlu hamamında tellakların kemiklerimi kırarcasına yaptıkları kese.
R.Ç- Son olarak bahsetmek istediğin bir şey var mı?
S.T- SpeedDate’in şu anki başarısından ve yoğun ilgiden dolayı çok heyecanlıyız. Türkiye ve servis sağladığımız diğer bölgelere özgü servisler sunmayı dört gözle bekliyoruz. Bu süreç boyunca birşey öğrendim ki nerede yaşarsak yaşayalım iş, ilişkiler ve aşka geldiğinde hepimiz aynı şeyi arıyoruz. Hiçbir şey beni SpeedDate sayesinde oluşan mükemmel ilişkilerden ve mutlu çiftlerin hikayelerinden haberdar olmak kadar mutlu etmiyor. Beni ayakta tutan da bu.
R.Ç- Bu keyifli söyleşi için teşekkür ederim.
S.T- Ben teşekkür ederim. Türkiye’ye selamlar.
Simon ile görüşürken bir kaç mühendis arkadaşıma Silikon Vadisi maceralarının nasıl başladığını, Türkiye’de ki çalışma şartları ile buradaki çalışma şartlarının farklarını sordum. Onlar da içtenlikle yanıtladılar.
Erbil Karaman;
SpeedDate hikayesi bir beyin göçü senaryosu olarak yorumlanabilse de, ben bunu hüzünlü bir hikaye olarak görüyorum. SpeedDate'e gelen her Türk mühendisin Türkiye'de en az bir başarısız girişim hikayesi var. Kendim de bunlardan biriyim, öğrencilik yıllarımda üç farklı internet girişimim oldu. Bunlar bir günlük yazılım projeleri değil, 4-5 kişilik ekiplerle, tüm varlığımızı ortaya koyarak, gecelerimizi, gündüzlerimizi, tüm ara ve ana tatillerimizi ODTÜ'nün bilgisayar laboratuvarlarında sabahlayarak, yıllar boyunca durmaksızın geliştirdiğimiz yenilikçi projelerdi. Ama ne oldu, hosting alamadığımız için bölüm internetine bağlı bıraktığımız sunucuların fişleri çekildi, projemizi satın almak istediğini söyleyen teknoloji devleri, onlara verdiğimiz teknik detayları ticari amaçla başkalarıyla paylaştı, patent başvurularımız kaybedildi ve en komiği yatırım almak için gittiğimiz insanlar bize internet sitelerini yaptırmak istediler. Çünkü onlar için internet girişimciliği, internet sitesi yapmak idi.
Gerçekleştiremediğimiz üç projenin ikisi, ilerleyen yıllarda Silikon Vadisi’nde başkaları tarafından yapıldı ve ikisi de büyük başarılara imza attılar. İşte bu hikayeyi paylaşan bütün arkadaşlarım bugün SpeedDate'de, yetenekli insanlara değer ve imkan verilince nelerin başarılabileceğini kanıtlıyorlar. Simon'un röportajından çok anlaşılmasa da, şirketin anahtar rollerini hep bu arkadaşlar üstlenmiş durumda. Öyle ki, yakın bir zamanda okuyacağınız üzere, bazıları burada edindikleri tecrübeyle, şu an Silikon’da kendi girişimlerini gerçekleştirecek duruma geldiler. Yine kimse merak etmesin, tüm bu gurur verici başarılara imza atan mühendisler, Türkiye'de de uygun ortamın oluşması ve global pazarda liderliğe oynayan, 'taklitçi' değil 'yenilikçi' girişimlerin oluşması için ellerinden geleni yapmaya da hazırlar.
Oğuz Arslan;
Erbil’in de bahsettiği gibi daha ODTÜ’den mezun olmadan girişimcilik serüvenine başladık. Facebook’un kurulduğu ilk yıllarda, biz de ODTÜ’de öğrenciler için bir platform oluşturuyorduk. Fakat bazı talihsizliklerden dolayı bu projemizi devam ettiremedik. Bundan sonra da bir çok farklı girişimlerimiz oldu fakat uygun kuluçka ortamını bulamadığımız için bu projelerimizi de hayata geçiremedik ya da beklediğimiz kadar ileriye götüremedik. Daha sonra yolumuz girişimciliğin ana vatanına, Silikon Vadisi’ne düştü. Burada bir girişimin kurulduğu ilk aylardan şu an ki durumuna gelmesine kadar bir çok şeye tanık olduk. Hatta tanık olmanın dışında, bu duruma gelmesindeki en büyük katkılardan birini sağladık. Simon’ın da belirttiği gibi, hem biz SpeedDate’e hem de SpeedDate bize çok şey kazandırdı. Bir girişimin hemen hemen her safhasındaki zorlukları, yapılması gerekenleri öğrenmiş olduk.
SpeedDate ellerimizle büyüttüğümüz ilk bebeğimiz, onu yeterli olgunluğa getirdiğimizde, buradan da kazandığımız deneyimlerle, hepimiz yeni girişimlere yelken açmayı planlıyoruz. Hepimizin içindeki girişimcilik ateşi halen yanmakta. Diğer arkadaşlarımın da belirttiği gibi her ne kadar Türkiye’deki şartlar buradaki kadar iyi olmasa da, hepimizin gönlünde ülkemize dönüp, ülkemiz için değer yaratmak var.
Yiğit Boyar;
Silikon vadisinde çalışmanın Türkiye'den en büyük farkı, etrafınızdaki bir çok insanın sizinle benzer düşüncelere sahip, bilişim sektöründe çalışan insanlar olması. Daha önce Türkiye'deyken internette bulduğum her sunumunu izlediğim, her blog yazısını okuduğum biriyle; San Francisco'ya geldiğim ilk gün birlikte bira içip sohbet ettiğimde bunu farkettim. Trende yolculuk yaparken tanıştığınız insanlarla bile ciddi sohbetler yapabiliyor, bir çok şey öğrenebiliyorsunuz.
Bilişim yatırımı yapma konusunda istekli ve bilgili bir sürü insanın olduğu ve bu konuda yetenekli bir çok kişinin yaşadığı bir bölgede bu kadar başarılı projelerin üretilmesi aslında çok normal. Eğer Türkiye'de de aynı yatırımcılar olsa, istedikleri yetenekleri bulmaları çok kolay. Bu konudaki tek zaafımız, okumadan ve araştırmadan direkt uygulamayı tercih ediyor olmamız. Bu huyumuzu değiştirdiğimiz taktirde, Silikon Vadisi’ne gelmek ve büyük başarılara imza atmak mümkün. Birlikte mezun olduğum arkadaşlarımın en az yarısı bunu rahatlıkla başarabilirler. Umarım Türkiye'de de en kısa zamanda bu mentalitede ki insanların bir araya geldiği, metropol stresinden uzak ancak bol sosyal imkânları olan bir bölge oluşur ve benzer projeler orada da hayata geçer.
Atasay Gökkaya;
Karşılaştırmak gerekirse beni Silikon Vadisi'ndeki teklifleri değerlendirmeye iten nedenlerin çevresel etmenler olduğunu söyleyebilirim. Şahsen Türkiye'de bir AR-GE şirketinde çalışma imkanım oldu. Daha sonrasında da aynı düşüncelere sahip, etki ve değer yaratmak isteyen hevesli arkadaşlarımla kendi girişimimde bulundum. Genel olarak baktığımda ciddi ve öğretici bir tecrübe olduğunu düşünsem de, fikirlerimizin ve yönetsel stratejilerimizin alt kümelerinin bile daha sonra Silikon Vadisi'nde çok başarılı projelere dönüştüğünü görmek, çevresel etmenlerin bir projenin (veya fikrin) başarılı olmasında ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Buranın, Türkiye'nin genel ortamına göre nispeten; asıl önemli olanın unvanlar değil formasyonun olduğu, insanların insiyatif alarak ilgilendikleri alt-projeleri başından sonuna kadar sorumluklarıyla beraber üstlendiği, oldukça dinamik, stres ve risk yönetimini öğreten bir ortam olduğunu düşünüyorum. Eğer imkanımız olursa edindiğimiz tecrübelerle Türkiye'de de bu ortamın yaratılması veya desteklenmesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya hazır olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim.
SpeedDate ofisinden görüntüler