Açıklama: Kayıhan Turgutoğlu Blog Kazanı yazarı olup bu yazısı konuk yazar olarak Webrazzi'de yayınlanmıştır.
Blog arama motoru Technorati 2004 yılından bu yana her sene yayınladığı blogosfer durum raporunun bu sene 5.sini yayınladı. Genel olarak blog trendlerini ortaya çıkarmaya odaklanan geçmiş raporlar, bu sene bir adım daha öteye giderek "Bloglamanın bir blogcunun hayatındaki yeri nedir?" "Bir blogcunun yazılarını hazırlarken harcadığı zaman ne kadardır ve kullandığı kaynaklar nelerdir?" "Bloglama bir blogcunun kişisel, profesyonel ve finansal yaşamını nasıl etkiler?" gibi soruların cevaplarını da içeriyor.
Araştırma, 66 ülkeden Technorati'ye üye 1.2 milyon blogcu ile gerçekleştirildi (soru cevap kısmına katılan blogcu sayısı ise 1.100). Birbirini takip eden beş gün içinde yayınlanan rapor yayınlanış şeklinden de anlayacağınız gibi hacimsel olarak bir hayli büyük. Bu nedenle detaylar arasında kaybolmak yerine araştırmada öne çıkan noktalara değinelim.
2004 yılında 4 milyon blogu takip eden Technorati 2008'e geldiğimizde bu sayıyı 113 milyon'a çıkardı. Ancak bu sayı gözlerinizi döndürmesin çünkü bu bloglardan sadece 1.5 milyonu geçtiğimiz yedi gün içerisinde en az bir kere güncellendi. Geride kalan 120 gün içerisinde ise bu sayı 7.4 milyon blog güncellemesi olarak gerçekleşirken, takip edilen 113 milyon blog arasındaki oranı sadece yüzde 5.5'e tekabül etti.
Araştırma sonucuna göre blogosferin hakimi erkekler. Blogosferin üçte ikisi erkek blogculardan oluşuyor. 25-34 yaş aralığı yüzde 36'lık bir oranla başı çekerken 55 yaş ve üzeri grubunun yüzde 8 gibi azımsanmayacak bir orana sahip olması dikkat çekici. Avrupa kıtası için erkek nüfus oranı yüzde 73'iken Birleşik Devletler için bu oran yüzde 57'ye kadar düşüyor. Yine birleşik devletlerde bloglayanların sadece yüzde 56'sı tam zamanlı bir işte çalısıyor.
Blogcuların neden yazdıklarına gelecek olursak bir çoğunun bu soruya cevabı "kişisel tatmin" ve "kendini ifade edebilme" oluyor. Blogcuların yüzde 58'i başarılarını yazdıkları yazı ya da aldıkları yorumlarla ölçüyor. Yüzde 53'ünün başarı kriterini ziyaretçi sayısı oluştururken sadece yüzde 16'sı başarı kriterini blogdan kazandıkları parayla ölçüyor.
Blog yazarlarının büyük çoğunluğu bloglarının profesyonel yaşamlarına olumlu katkıları olduğunu belirtiyor. Blog tutmanın, kendi alanlarında blogları sayesinde isimlerinin bilinmesi ve bloglarını bir CV gibi kullanabilmeleri gibi pozitif etkilerinin olduğunu düşünüyorlar. Belki de bu nedenle blogcuların yüzde 79'u kendi ilgi alanları hakkında yazıyor. Blogları sayesinde ilgi alanları hakkında uzman olanlar, online olarak görüştüğü insanlarla arkadaş olanlar, aile üyelerinin yazılan blogu okuması sonucu yazarla daha çok ilişkide bulunması bloglamanın kişisel hayata etkilerini oluşturuyor.
Blogcuların üçte ikisi bloglarında kimliklerini gizlemezken geri kalan kısım ise bloglarında belirttikleri fikirleri yüzünden aile, arkadaş ya da iş çevresinden tepki çekmemek için kimliklerini gizlediklerini belirtiyor. Ayrıca Çin'deki internet sansürü de kimlik gizleme nedenleri arasında yer alıyor.
Blogcuların yüzde 78'i bloglarını kendileri hazırlıyorken, yüzde 13'ü ücretsiz destek alıyor, yüzde 9'u ise ücretli işçi çalıştırıyor. Blogu Technorati'de listelemek (%83), diğer bloglara yorum yazmak (%77), blogu Google'da listelemek (%73), blog yazılarını etiketlemek (%68), diğer bloglara link vermek ve bunun karşılığını beklemek (%64), bir blogrollda yer almak (%54), bir blog dizininde yer almak (%52), diğer blog ve web siteleri için içerik yaratmak (%24), online reklam yapmak (%4) blogcuların bloglarına ziyaretçi çekmek için kullandıkları yöntemler arasında yer alıyor
Blogcuların üçte ikisi Google Adsense gibi içerik reklamlara yönelmiş durumda. Beş blogcudan sadece biri reklam pazarlığı için reklam verenle masaya oturuyor. Blogcuların yüzde 48'i sitelerinde reklam yayınlamazken bunun nedenini reklam yayınlamanın ilgi alanları dışında olduğu bloglarının yeterli trafiğe sahip olmadığı, bloglarından para kazanma niyetinde olmadıkları ve reklamları siteye nasıl yerleştireceklerini bilmedikleri gibi cevaplarla açıklıyorlar.
Araştırma sonucunda ortaya çıkan ilginç bir bilgi 24 saat içerisinde ortalama 900,000 blog yazısının girilmesi. İlginç tarafıysa geçen yıllara göre bu sayının azalmış olması. Elbette bu sayının 2007'de tavan yapmışken 2008'de düşmesinde Technorati'nin spam blog siteleriyle giriştiği savaş sonucu bir çoğunu safdışı etmesi ve microblogging sitelerinin başarısının payı da unutulmamalı.
2004: 400,000 günlük blog yazısı 2005: Bu yıl yayınlanan raporda böyle bir bilgi yer almıyor 2006: 1.3 million günlük blog yazısı 2007: 1.5 million günlük blog yazısı 2008: 900,000 günlük blog yazısı
2008 blogosferinde hava durumu özetle böyle. Araştırma sonucunda ilgi çeken bir diğer nokta ise ana akım medya ile bloglar arasındaki farkın giderek kapandığının vurgulanması. Ancak bu vurguya Read Write Web yazarı Marshall Kirkpatrick gibi karşı çıkanlarda yok değil. Dünyayı, Birleşik Devletler'i ve Avrupa'yı bir kenara bırakıp ülkemize dönersek blogların henüz ana akım medyanın yanına bile yaklaşamadığını rahatlıkla görebiliriz. Elbette bunda ana akım medyanın blogları görmezden gelmesi (medya çalışanlarının blog farkındalılığından bahsetmiyorum) bana göre en önemli nedenlerden biri.
Peki, sizce ana akım medya blogları görmezden geldiği sürece -ki bu durum uzun bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor- önümüzde başarı hikayesi olarak duran bir kaç blogtan başka sığınacağımız bir kale olmayacak mı?