Zeynep Erdoğan, Webrazzi Fintech 2025'te yapay zekada değer odaklı yaklaşımı anlattı

Zeynep Erdoğan, yapay zeka projelerinde başarının teknolojiden önce değer ve kullanıcı odağıyla mümkün olduğunu söylüyor.
Zeynep Erdoğan, Webrazzi Fintech 2025'te yapay zekada değer odaklı yaklaşımı anlattı

Webrazzi Fintech 2025 sahnesinde Architecht Kurumsal Mimari ve Yapay Zekadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Erdoğan, yapay zekada değer odaklı yaklaşım başlıklı sunumunda kurumların yapay zeka projelerinde neden sık sık hayal kırıklığı yaşadığını ve bu döngüden nasıl çıkılabileceğini aktarıyor. 

Erdoğan’ın paylaştığı ilk çerçeve, yapay zeka yatırımlarında beklenti ve gerçeklik döngüsü oldu. Grafik, yapay zeka destekli projelerin genelde aşırı beklentilerin zirvesinden başladığını, ardından hayal kırıklığı çukuruna doğru iniş yaşadığını gösteriyor. Teknolojik araştırma merkezi Gartner’ın paylaştığı grafiğe göre otomobilin 33 yılda, telefonun 15 yılda, internetin 6 yılda, WhatsApp’ın 3 yılda, Instagram’ın 2,5 yılda, ChatGPT’nin ise sadece 2 ayda 100 milyon kullanıcıya ulaştığını paylaşıyor. 

Finansal teknolojiler alanında hizmet verdikleri için regülasyonlar nedeniyle bulut kullanamadıklarını, bu yüzden şirket içinde kendi GPT savaşlarını yürüttüklerini söyleyen Erdoğan, mimari tasarımları bile bu sistemlere sorup yönlendirme aldıklarını anlatıyor. Ancak ChatGPT’nin iki ayda tüm dünyaya bu deneyimi sunmasının, beklentiyi çok yükselttiğini vurguluyor. Üst yönetim, müşteriler ve banka çalışanları aynı anda sonuç beklerken bu beklentiyi karşılamakta zorlandıklarını vurguluyor.

"Buradan sonra bu beklentiyi nasıl daha iyi yönetebiliriz?" sorusuna ön plana çıkıyor. Erdoğan’a göre teknolojiye odaklanıldığında iş zorlaşıyor. Blockchain ilk çıktığında teknik ekiplerin motivasyonu hep blockchain ile bir şey yapmak istedikleri ancak bu yaklaşımın sürdürülebilirliği, sahiplenmeyi ve değeri eksik bıraktığını aktarıyor.

Erdoğan’ın tuşlu telefonlardan akıllı telefonlara geçiş dönemini örneklendirip o dönemde yarışın daha küçük, daha ince, katlanabilir cihazlar üzerine kurulu olduğunu daha sonra Apple’ın tamamen farklı bir teknoloji ve deneyimle oyunu değiştirdiğini hatırlatıyor. Buradan hareketle beklentiyi yönetmenin yolu, teknoloji değil değer odaklı düşünmek olduğunu belirtiyor.

Erdoğan, değer odaklı yaklaşımı üç katmanda aşamalandırıyor. Önce iş ihtiyacı ve hedeflenen işin sorgulanması gerektiğini, sonra bu işin etkilerini konuşmak ve en son teknolojiyi tartışmak olduğunu vurguluyor. 

Sonrasında odağı kullanıcı ve sürece çeviriyor. Bir problemi tanımladıktan sonra kullanıcıların bu çözümü gerçekten kullanabildiğini, süreçlerde nerelerin aksadığını masaya yatırılması gerektiğini söylüyor. Burada hem müşterilerden hem de ekranlarla çalışan ekiplerden geri bildirim almanın öneminin altını çiziliyor. Erdoğan’a göre çözümleri onlarla birlikte tasarlayıp hem değer sağlayacak hem de ölçülebilecek metrikler belirlemek gerekiyor.

Tüm bu maddelere cevap verildikten sonra teknolojinin konuşulması gerekiyor. Erdoğan, bazen basit bir otomasyon bile hayat kurtarabilir diyerek her soruna dev bir yapay zeka çözümüyle gitmenin gereksiz olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada “asistan mı, sohbet botu mu, basit bir robotik süreç otomasyonu mu daha anlamlı” sorusunun sorulması gerektiğini söylüyor.

Son bölümde ise pilot ve ölçeklemenin önemine değiniyor. Seçilen teknolojinin ardından pilotların iyi kurgulanması, yapılan fizibilite çalışmalarında, kullandığımız araçlarla istediğimiz sonuca ulaştık mı sorusuna net yanıt vermesi gerektiğini anlatıyor. Ölçekleme aşamasında da bu sonuçlara bakarak ilerlemenin önemini vurguluyor.

Yapay zekanın fintech ekosistemi için bir lüks değil, ihtiyaç olduğunun altını çizerken, kazananların bu işi sadece “yapay zekayla entegre ettik” demek için yapanlar değil, gerçekten anlam ve değer katan girişimler olacağını söylüyor. 

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.