McKinsey’nin "The state of AI in 2025" raporundan öne çıkanlar

Küresel yapay zeka araştırma raporuyla McKinsey, şirketlerin yüzde 88’inin yapay zeka kullandığını, yüzde 62’sinin yapay zeka ajanlarını denediğini paylaşıyor.
McKinsey’nin

McKinsey’nin The state of AI in 2025: Agents, innovation, and transformation araştırmasına göre yapay zeka, artık şirketlerin denediği değil, düzenli olarak kullandığı bir seviyeye gelmiş durumda. Fakat yapay zekanın şirketler genelinde ölçekleme ve finansal etki tarafı hala geriden geliyor. 105 ülkeden 1.993 katılımcıyla yapılan bu çalışma, yapay zekanın hangi iş birimlerinde kullanıldığını, ajanik yapay zekanın ne kadar yaygınlaştığını, kârlılığa ve istihdama etkisini ve de risk yönetimi pratiklerini sayısal verilerle ortaya koyuyor.

Yaygın ama tam ölçekli olmayan yapay zeka kullanımı

Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 88’i, çalıştıkları kurumda en az bir iş fonksiyonunda yapay zekanın düzenli olarak kullanıldığını söylüyor. Bir önceki yıl bu oran yüzde 78 iken bugün neredeyse her on şirketten dokuzu yapay zeka kullanıyor diyebiliriz. Buna rağmen şirketlerin yaklaşık üçte ikisi hala deneme ve pilot aşamasında, sadece yaklaşık üçte birlik bir grup yapay zeka programlarını kurum genelinde ölçeklediğini belirtiyor.

Kurum içi yaygınlık da artıyor. Katılımcıların üçte ikisinden fazlası, şirketlerinde birden fazla iş fonksiyonunda yapay zeka kullanıldığını ifade ediyor. Entegrasyon derinliği şirket büyüklüğüne göre değişiyor. Yıllık geliri 5 milyar doların üzerinde olan kurumlarda katılımcıların neredeyse yarısı ölçekleme fazına geçildiğini belirtirken, 100 milyon doların altında gelir bildiren şirketlerde bu oran yüzde 29’da kalıyor.

Ajanik yapay zeka: yüksek ilgi, sınırlı yayılım

McKinsey, ajanik yapay zekayı temel modeller üzerine kurulu, gerçek dünyada adım adım aksiyon alabilen ve iş akışında birden fazla görevi kendi planlayıp yürütebilen yapay zeka ajanları olarak tanımlıyor. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 23’ü, kurumlarında en az bir ajanik yapay zeka sistemini bir iş fonksiyonunda ölçeklemeye başladıklarını söylüyor. Buna ek yüzde 39’luk bir grup ise ajanlarla deney yaptığını belirtiyor. Yani toplamda yüzde 62’lik bir kesim bir şekilde ajanlarla çalışıyor.

Buna karşın ajanik yapay zekanın kurum içi dağılımı henüz dar. McKinsey, hiçbir iş fonksiyonunda katılımcıların yüzde 10’undan fazlasının ajanları ölçeklendirmediğini belirtiyor. Bugün ajanların en çok görüldüğü alanlar IT ve bilgi yönetimi, kullanımın en yoğun olduğu sektörler ise teknoloji, medya, telekomünikasyon ve sağlık olarak öne çıkıyor.

Finansal etkiler

Finansal etki tarafında tablo daha temkinli. Katılımcıların yüzde 39’u, kullandıkları yapay zekanın şirketlerinin EBIT’ine yani faiz ve vergi öncesi kârına bir miktar katkı yaptığını belirtiyor ancak bu katkı çoğu kurumda EBIT’in yüzde 5’inin altında kalıyor.

Buna karşın niteliksel etkiler çok daha güçlü. Katılımcıların yüzde 64’ü yapay zekanın inovasyonu artırdığını, yaklaşık yüzde 45’i müşteri memnuniyeti ile rekabetçi farklılaşmada, kârlılık ve gelir artışında iyileşme gördüklerini aktarıyor. Maliyet tarafında en büyük kazanımlar yazılım mühendisliği, üretim ve IT fonksiyonlarında görülüyor. Gelir artışı ise özellikle pazarlama ve satış, strateji ve kurumsal finans, ürün ve hizmet geliştirme alanlarında yoğunlaşıyor.

Yüksek performansla yapay zeka kullanan şirketler

McKinsey, raporunda AI high performers adını verdiği, iki önemli kriteri sağlayan özel bir segmentten de bahsediyor. Segmentin yüzde 6'sını oluşturan bu şirketler, yapay zekanın şirket EBIT’inin en az yüzde 5’ine katkı yaptığını ve yapay zeka kullanımından anlamlı değer elde ettiklerini belirtiyor. McKinsey’nin analizine göre yüksek performanslı kurumlar, diğerlerine kıyasla yaklaşık 3,6 kat daha yüksek oranda yapay zekayı işlerini dönüştürmek için kullanacağını belirtiyor. Bu grupta yapay zeka sadece verimlilik aracı değil, büyüme ve inovasyon için stratejik bir araç olarak görülüyor. Ayrıca bu şirketler pazarlama ve satıştan stratejiye, ürün geliştirmeden IT’ye kadar çok daha fazla alanda yapay zeka kullanıyor. Ayrıca ajanik sistemleri ölçekleme oranları, çoğu fonksiyonda diğer şirketlerin en az üç kat üzerinde seyrediyor.

Yönetim tarafında yüksek performanslı şirketlerde üst düzey yöneticilerin yapay zeka girişimlerine sponsor olduğu, model çıktılarının nerede mutlaka insan kontrolünden geçmesi gerektiğine dair süreçlerin tanımlandığı ve dijital bütçenin ciddi bir bölümünün yapay zeka projelerine ayrıldığı belirtiliyor. Bu grupta şirketlerin üçte birinden fazlası dijital bütçesinin yüzde 20’sinden fazlasını yapay zekaya ayırıyor.

İstihdam beklentileri ve risk yönetimi

İstihdam tarafında net bir yön oluşmuş değil ancak beklentiler daha da netleşiyor. Geçtiğimiz yıl fonksiyon bazında bakıldığında yapay zeka kullanımı nedeniyle yüzde 3’ün üzerinde işten çıkarma bildirenlerin oranı yüzde 17 iken, önümüzdeki yıl için bu oranın yüzde 30’a çıkması bekleniyor. Toplam çalışan sayısı tarafında katılımcıların yüzde 32’si önümüzdeki yıl yapay zeka nedeniyle en az yüzde 3’lük bir azalma beklerken, yüzde 13’lük bir kesim benzer büyüklükte artış beklediğini söylüyor.

Risk tarafında ise kurumlar çok daha aktif hale geliyor. Yapay zeka kullanan şirketlerin yüzde 51’i, son bir yılda en az bir kez olumsuz sonuç yaşadığını, neredeyse üçte biri doğrudan model hatalarından kaynaklanan problemler gördüğünü belirtiyor. 2022’de kurumlar ortalama iki yapay zeka riskine karşı önlem alıyorken bugün ortalama dört risk faktörü için aktif olarak tedbirler alınıyor. En çok yönetilen riskler yanlış sonuç üretme, kişisel gizlilik, regülasyon uyumu ve kurumsal itibar olarak öne çıkıyor.

Özetle McKinsey’nin araştırmasına göre yapay zeka bugün neredeyse her şirkette var. Ancak gerçek farkı, teknolojiyi pilotlardan çıkarıp iş akışlarını yeniden tasarlayan, net büyüme ve inovasyon hedeflerine bağlayan ve risk yönetimini ciddiye alan yüzde 6’lık yüksek performanslı grup yaratıyor.

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.