Rekabet Kurumu, teknoloji şirketlerinin gündeminde daha çok yer almaya başladı. Ben 2005- 2011 yılları arasında Rekabet Kurumunda çalışırken çoğu kişi ne iş yaptığımız bilmezdi. Şirketlere “yerinde inceleme” dediğimiz baskınlara gittiğimizde “Reklam Kurulu”ndan mı geldiniz, diye sorarlardı. Artık öyle değil. Bugün size teknoloji şirketleri rekabet hukukuna nasıl bakmalı, nelere dikkat etmeli, kısaca anlatacağım.
Rekabet Kurumu, teknoloji şirketlerinin gündeminde daha çok yer almaya başladı. Ben 2005- 2011 yılları arasında Rekabet Kurumunda çalışırken çoğu kişi ne iş yaptığımız bilmezdi. Şirketlere “yerinde inceleme” dediğimiz baskınlara gittiğimizde “Reklam Kurulu”ndan mı geldiniz, diye sorarlardı. Artık öyle değil. Bugün size teknoloji şirketleri rekabet hukukuna nasıl bakmalı, nelere dikkat etmeli, kısaca anlatacağım.
Üç Basit Madde ile Rekabet Hukuku
Kuralları koyan üç maddeyi şöyle özetleyebiliriz:
1- Hakim durumunu kötüye kullanmak yasaktır (Madde 6): Dikkat edin hakim durumda olmak yasaktır, demiyorum. Teknoloji şirketlerinin çoğu zaten işi tabiatı gereği hakim durumda oluyor. Ünlü girişim sermayedarı Peter Thiel’in yatırım yaptığı girişimcilere dediği gibi “Rekabet, başarısızlığın havalı ismidir. (Competition is for the losers.)”
Ancak pazara hakimseniz bundan sonra rakiplerinizi pazarın dışına itmek için yapacağınız birçok uygulama rekabet ihlali olabilir. Mesela, bir ürünü diğerine bağlamak, mesela seçici indirimlerle pazarı kapamak, bazı verilerinizi rakiplerinize açmamak, vb.
2- Rekabeti kısıtlayan anlaşmalar yasaktır (Madde 4): Bu anlaşmaların en basiti rakiplerinizle masaya oturup fiyat tespiti yapmanız veya arz miktarını tespit etmeniz, müşterileri paylaşmanız. Bu tip işler teknoloji işlerinde pek görülmüyor.
Ancak rekabeti kısıtlayan anlaşma kavramını sadece yatay anlaşmalarla sınırlandırmamak lazım. Dikey anlaşmalar, yani mesela bir e-ticaret platformunun satıcılarıyla yaptığı anlaşmalar da pazarı kapatıcı etki doğuruyorsa ihlal olabilir. Bayinizde yeniden satış fiyatı tespit etmeniz rekabet ihlali olabilir.
Bir de son yıllarda hem dünyada hem Türkiye’de ortaya çıkan ve birçok rekabet soruşturmasına konu olan “insan kaynağı” anlaşmaları var: Eğer rakiplerinizle “Bir sürü derdin için birbirimizin elemanını ayartmayalım.” diye sohbet ediyorsanız kapınızda Rekabet Kurumunu bulabilirsiniz.
3- Rekabeti kısıtlayacak birleşme ve devralmalar yasaktır: Teknoloji şirketleri iki şekilde büyürler: Ya yeni kullanıcı kazanmak için reklam yaparlar, indirim / cash-back gibi ödüller verirler. Buna organik büyüme denir. Ya da başka şirketleri satın alırlar. Bu şirketler doğrudan rakipleri olabileceği gibi, dikey ilişkisi olan şirketler de olabilir. Rakibini satın alırsan onun kullanıcılarını da satın alarak büyümüş olursun. Bunun yerine mesela bir fintek şirketi olarak bir e-ticaret şirketini satın alırsan iki şirketin kullanıcı tabanı arasında ortak veri kullanarak yeni fırsatlar ortaya çıkarabilirsin.
Şirketlerin girişim sermayesi fonlarından aldıkları parayla yaptıkları satın almalara “roll-up” deniyor. Bazen fonlar kendileri de böyle şirketleri satın alıp yan yana portföylerine katıyorlar. Sonra bunları birleştirip satınca daha çok para ediyor.
Eskiden Rekabet Kurumunun bir satın almaya müdahale etmesi için bu satın almanın “hakim durum yaratılması veya mevcut hakim durumun güçlendirilmesi”ne neden olması gerekirdi. Basitleştirerek anlatırsak bir şirketin pazar payı %60 ise %10 daha pazar payı olan bir şirketi satın almasına izin vermeyiz deniyordu. Ancak eğer bir pazarda %30 payınız varsa, müşterilerinizin olduğu pazarda da %20 payı olan bir şirketi almanıza karışmayız, deniyordu.
2020’de Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesi değiştirildi. Artık Rekabet Kurumunun “etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması” halinde devralmalara izin vermeme yetkisi var. Yani hakim durum oluşsa da olur oluşmasa da olur. 2022 yılında bir düzenleme daha yapıldı: Eskiden büyük balık küçük balığı yiyince izin gerekirdi, şimdi küçük balıklar da birleşse Rekabet Kurumu masada olacak. Özellikle yazılım, fintek ve oyun gibi hızlı büyüyen sektörlerde bu geçerli. İster rakibini al, ister tedarikçini al, ister müşterini al, istersen hiç münasebetin olmayan bir şirketi al; hepsi izne tabi.
Silikon Vadisi'nden Ankara'ya: Ortak Sorunlar, Ortak Çözümler
Bu kadar kural var, tam olarak ne oldukları da belli değil, diye korkmayın. Teknoloji girişimcilerine ve teknoloji şirketi yönetenlere rekabet hukukuyla ilgili tavsiyelerim şunlar:
- Rekabet hukuku konuları işinizi büyütürken ve yönetirken aklınızın bir köşesinde olsun. Sadece defansif değil, ofansif olarak da rekabet hukuku araçlarını kullanın. Mesela gerektiğinde rakiplerinizi şikayet etmeyi ihmal etmeyin. Bu şikayetleri gizli olarak da yapabilirsiniz.
- Çalışanlarınıza rekabet hukukuyla ilgili temel eğitim aldırın. Özellikle bir yerinde incelemede nasıl davranmaları gerektiğine dair mutlaka önceden fikirleri olsun. Rekabet Kurumu uzmanlarının cep telefonları dahil birçok cihazı incelemeyle ilgili geniş yetkileri var. Çalışanlarınız, aşk hayatları mesaj kutularından silinince kurtulacaklarını sanabilirler ama ama şirketinize büyük cezalar verilebilir. Bu tip romantik amatörlüklere düşmeyin.
- Mutlaka iyi bir danışmanla çalışın (Ben artık bu konulardan uzaklaştım, kendimi öneriyorum gibi anlaşılmasın.). Normalde çalıştığınız avukat rekabet hukuku uzmanı olmayabilir; bu da normal bir durum, aile hekiminizin cerrah olmaması gibi. Ben olsam, mutlaka daha önce Rekabet Kurumunda çalışmış bir danışmanla çalışırım. Bunun dışındakiler ameliyat yapmamış cerraha benzeyebilir.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap