2024 yılı, Türkiye ve dünya genelinde girişimcilik ekosistemi için zorlu bir dönem olarak kayıtlara geçti. 2022’de başlayan ekonomik yavaşlama ve normalleşme süreci, hem küresel belirsizlikler hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen başkanlık seçimlerinin etkisiyle bu yıl da sürdü. Öte yandan, farklı coğrafyalarda devam eden çatışmalar ve savaşlar, girişimcilerin önündeki riskleri artırırken, yeni fırsat alanları yaratma çabalarını da şekillendirdi. Peki, tüm bu gelişmeler ışığında 2025 yılı girişimcilik dünyasına neler getirecek? Gelin, 2024’ü kısaca değerlendirerek geleceğin ipuçlarını arayalım.
Startups.watch verilerine göre, Türkiye’de toplam yatırım miktarı Getir’in aldığı yatırımlar hariç tutulduğunda, 2024 yılı üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 2023 yılının toplamını geride bıraktı. Tepeden bakıldığında bu istatistik kulağa oldukça hoş gelse de, 2024 yılı üçüncü çeyrek sonu itibarıyla yapılan 709 milyon dolarlık yatırımın yüzde 81’i sadece 9 girişime yapıldı. TÜBİTAK BIGG fonundan yatırım alan girişimler denklemden çıkarıldığında, bu yıl yatırım alan girişimlerin sayısında önemli bir düşüş olduğu göze çarpıyor. StartupCentrum verilerine göre, 1 milyon dolar altı yatırımların sayısı geçtiğimiz yıllara göre düşerken, 10-100 milyon dolar arası gerçekleşen yatırım turlarının miktarı 2023’e kıyasla çok daha fazla. Bu tablo, ilk yatırım turlarını toplamaya çalışan girişimler için zorlu bir yıl olduğunu gösteriyor. Benzer bir durum ABD’deki girişimler için de geçerli. Carta verilerine göre, SAFE ve Convertible Loan gibi değerleme öncesi yatırımlar ile erken aşama yatırımlar, sayı ve değer olarak 2023’e göre azalırken Seri B ve ileri turlarda hem sayı hem de değer olarak artış gözlemlendi.
2024 yılı, küresel çapta ekonomik ve politik dalgalanmaların belirleyici olduğu bir dönem olarak öne çıktı. Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşen başkanlık seçimleri, piyasalarda belirsizliği artırırken, Orta Doğu ve Ukrayna’da devam eden savaşlar küresel enerji ve gıda tedarik zincirlerini olumsuz etkiledi. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yüksek enflasyonla mücadeleyi daha da zorlu hale getirdi. Teknoloji şirketlerinin halka arzında süren yavaşlama ve birleşme ile satın almalardaki azalma, yatırımcıların yatırımlarından çıkış yapmasını zorlaştırmaya devam etti. Erken ve orta aşama girişimlere yapılan yatırımlar düşerken, büyüme odaklı şirketlerin yeni finansman turu arayışlarında önemli engellerle karşılaştıkları görüldü. Tüm bu gelişmeler, risk sermayesi fonlarının yeni kaynak toplamalarını ciddi ölçüde zorlaştırırken, mevcut fonlar da portföylerini koruma ve daha seçici yatırımlar yapma stratejisini benimsedi. Öte yandan, artan belirsizlikler, yatırımcıların nakit akışlarını optimize etmeye ve daha sağlam kazanç potansiyeli sunan sektörlere yönelmeye teşvik etti.
2024 yılında küresel belirsizlikler ve ekonomik zorluklarla şekillenen girişimcilik ekosistemi, birçok aktör için temkinli bir yıl olsa da aynı zamanda önemli dersler sundu. Bu zorlu dönemin ardından, 2025 yılının girişimcilik ekosistemi için daha hareketli geçeceğini söyleyebiliriz. Yeni yılda, yapay zekâ girişimlerinin yine ön plana çıkmasını beklerken, geçmişte popüler olan bazı dikeylerin yeniden gündeme gelebileceğini öngörüyoruz. Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle beraber, piyasalarda hareketliliğin artacağının tahmin edilen 2025 yılı, girişimcilik dünyasında yeni fırsatlar ve dinamikler yaratabilir. Peki, bu yeni dönemde girişimciler için hangi fırsatlar ve zorluklar ön plana çıkacak?
Yapay zekâ popülerliğini sürdürecek
Yapay zekâ teknolojilerine yatırım trendi, 2025 yılında da devam edecektir. Pitchbook verilerine göre, 2024 yılında ilk defa VC yatırımı alan girişimlerin yüzde 22’si yapay zekâ girişimleriyken, 2024’ün üçüncü çeyreğinde yapılan yatırım miktarının yüzde 28’i yapay zekâ girişimlerine yapıldı (Teare, 2024). 2025 yılında da yapay zekâ girişimlerinin ön planda olmasını bekliyoruz. Bununla beraber, bir süredir yatırım yapılan Agentic AI teknolojilerinin artık daha olgunlaştığı ve popülerleştiği bir yıl olabilir. Agentic AI, sürekli insan etkileşimine ihtiyaç duymayan, kullanıcının hedefini anlayan ve otonom bir şekilde bu hedeflere ulaşabilen yapay zekâ sistemleri ve modelleri olarak tanımlanabilir.
Alphabet CEO’su Sundar Pichai, 2025 yılında yapay zekâ gelişmelerinin biraz yavaşlayacağını öngördüğünü açıkladı. Bunun ana sebebi olarak artık “veri duvarı” engeline ulaşılmış olması gösteriliyor. Büyük dil modellerini eğitecek kaliteli veri kaynaklarının yetersiz kalması, yeni gelişmelerin önündeki önemli bir engel. Bu duvarı aşmak için yapay zekâ tarafından üretilmiş verilerin kullanılmasında ise veri kalitesinin düşmesi endişeleri söz konusu. Yeni büyük dil modellerinin gelişiminin yavaşlamasını beklediğimiz bu dönemde, bu modeller üzerine inşa edilen ve diğer uygulamalarla etkileşim hâlinde olan ürünlerin ön plana çıkacağı bir yıl olabilir.
Yapay zekâdan destek alanlar
Yapay zekâ yatırımlarının artması ve teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte, bu teknolojilerin geliştirilmesi için daha fazla kaynak ayrılması gerekiyor. Google, Microsoft, Amazon ve Meta’nın yapay zekâ teknolojilerine yönelik CapEx yatırımları, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde 64 milyar dolar seviyesine ulaştı (Cahn, 2024). Bu durum, yatırımcılar için kârlılık sorgulamalarını beraberinde getirirken, enerji dönüşümü ve veri merkezleri için önemli bir yıl olacak.
Büyük dil modellerini eğitmek ve çalıştırmak için kullanılan enerjinin daha uygun ve çevreci şekilde sağlanması adına, enerji dönüşümü teknolojileri dikeyinde faaliyet gösteren girişimler 2025 yılında ön planda olacaktır. Veri merkezlerinin sayısının artmasıyla birlikte, bu merkezlerin iklimlendirilmesi ve çevreci bir şekilde çalışması için kullanılan teknolojileri geliştiren girişimler ön plana çıkabilir. Bunun yanı sıra, nükleer ve hidrojen enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar, 2025 yılında veri merkezleri için daha da önemli hâle gelecektir.
İklim teknolojileri
Donald Trump’ın bir kez daha ABD başkanı seçilmesiyle beraber iklim teknolojilerini geliştiren şirketlere yapılacak yatırımlar konusunda insanların kafasında soru işaretleri oluştu. Trump’ın yaptığı açıklamalar doğrultusunda Biden tarafından getirilen Enflasyonu Azaltma Yasası kapsamında temiz enerji teknolojileri ve elektrikli araçlar için verilen federal desteği önemli ölçüde azaltması beklenirken, çevreci regülasyonlarda esneme yapması ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi ön görülüyor. Bu durum ABD kanadından iklim teknolojileri için olumsu bir hava çizse de özellikle Avrupa Birliği tarafından iklim teknolojileri ve yatırımları için önemli fırsatlar doğurabilir.
AB, ABD tarafında yapılan deregülasyonları dengelemek ve kendini enerji ve iklim tarafında daha bağımsız hale getirmek için bu dikeyde önemli yatırımlar ve destek programları açıklayacaktır. Enerji dönüşümü teknolojilerinin yanı sıra karbon yakalama teknolojileri için önemli bir yıl olacaktır. Bu sayede endüstrilerde karbondioksit emisyonunun havaya yayılmasının daha fazla önüne geçilebilecek. Bu konu AB için yakın dönem önceliklerinin başında geliyor.
Siber güvenlik ve savunma teknolojileri
2024 yılı, artan siber tehditler ve dijitalleşmenin etkisiyle siber güvenlik alanında önemli bir yıl oldu ve yapay zekâ destekli çözümler ön plana çıktı. 2024’te yapay zekâ tabanlı siber güvenlik girişimlerine yapılan yatırımlar bir önceki yıla göre dört kat artarken, 2025 yılında bu trendin devam etmesi bekleniyor. Kuantum hesaplama alanındaki ilerlemelerle birlikte kuantum dirençli şifrelemelere yönelik yatırımların artacağını; gerçek zamanlı tehdit algılama, bulut güvenliği, sıfır güven mimarilerinin ve özellikle 2024 yılının son aylarında piyasaya çıkan video oluşturma araçlarından sonra deepfake tespit etme teknolojilerinin yatırımcılar için odak alanları olacağını öngörüyoruz.
Dünya genelindeki artan politik gerginlikler ve savaşlarla birlikte, ABD ve Avrupa Birliği’nin savunma teknolojilerine yönelik yatırımları da önemli ölçüde arttı. Bu dikeyde teknoloji geliştiren şirketlerin sayısındaki artışla birlikte, savunma teknolojilerinin daha merkeziyetsiz bir yapıya doğru ilerlemesini bekliyoruz. Dual-use (çift kullanım) teknolojiler ise bu dönüşümün liderliğini yapacak.
Sağlık teknolojileri
2025 yılı, sağlık teknolojilerinin girişimcilik ekosisteminin odak alanlarından biri olarak öne çıkmaya devam ettiği bir yıl olacak. Yapay zekâ destekli çözümlerin, sağlık sektöründe klinik yeniliklerin yanı sıra operasyonel süreçlerde de dönüşüm yaratacağı bir yıl olmasını ön görüyoruz.
Bu süreçte, yapay zekâ özellikle sağlık sistemlerinin operasyonel altyapısını dönüştürmek için kullanıldığı daha fazla örnek göreceğiz. Manuel hatalara açık idari işlemler, hasta akışının optimize edilmesi ve sigorta sağlayıcılarla hizmet sunucuları arasındaki işlemlerin düzenlenmesi gibi alanlarda yapay zekâ, ölçülebilir sonuçlar sağlayarak sağlık kuruluşlarının daha etkin çalışmasında önemli dönüşümler sunabilir. Bununla birlikte, biyoteknoloji alanında genetik analiz ve kişiselleştirilmiş ilaç geliştirme süreçlerinin hızlanması, 2025’te dikkat çeken bir diğer trend olacağını ön görüyoruz.
Yatırımcılar için sis perdesi devam ediyor
2025 yılına dair umut verici beklentilere rağmen, erken aşama yatırımcılar için belirsizliklerin tam anlamıyla ortadan kalkmadığı bir dönem yaşanıyor. M&A (birleşme ve satın alma) pazarında hareketlenme öngörülse de erken aşama girişimlere yatırım yapan aktörler için çıkış stratejilerinin uygulanabilirliği hala büyük bir sorun. Girişimlerin, bir sonraki yatırım turlarını başarıyla tamamlamaları için geçen sürenin uzaması, erken aşama yatırımcıların likidite yaratma imkanlarını kısıtlıyor ve portföylerinin değerini realize etme süreçlerini zorlaştırıyor.
Bu durum, özellikle yatırım tezini yeterince sağlam temeller üzerine inşa edememiş olan girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF’ler) için kritik bir risk oluşturuyor. GSYF’ler, yalnızca finansal destek sağlayan bir araç olarak kalmak yerine, girişimlere değer katma stratejileri geliştirmediklerinde, bu zorlu ekonomik ortamda ayakta kalmakta zorlanabilirler. Girişimlere değer katma planı olmayan, fonu oluştururken yatırımcılarına (LP’lere) girişim sermayesinin doğasında bulunan yüksek risk ve uzun vadeli beklentileri yeterince açık bir şekilde ifade etmeyen fon yöneticileri, yatırımcı güvenini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Belirsizliklerin hakim olduğu bir dönemde, yatırım stratejilerini güncelleyemeyen ve dinamik piyasa koşullarına uyum sağlayamayan GSYF’ler için 2025 yılı, yalnızca finansal değil, aynı zamanda varoluşsal sorunlarla mücadele edilen bir yıl olabilir. GSYF’lerin başarısı, belirsizlik dönemlerinde dahi etkili bir strateji yürütebilmelerine ve yatırım yaptıkları girişimlerin uzun vadeli başarı potansiyelini artırabilmelerine bağlı olacak gibi görünüyor.
Peki ya diğerleri?
Yukarıda bahsettiğimiz dikeylerin dışında yer alan sektörler için de 2025 yılının, geride bıraktığımız seneye göre daha olumlu geçeceğini öngörüyoruz. Finansal teknolojiler ve oyun gibi dikeylerin, doğru finansal planlarla yatırımcı bulmakta zorlanmayacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte, Donald Trump’ın olumlu açıklamalarıyla hareketlenen Bitcoin ile DeFi (merkeziyetsiz finans), blokzincir ve kripto teknolojilerinde yeniden bir hareketlenme görebiliriz.
Bu noktada, girişimcilerin odaklanması gereken en önemli unsur, kullanıcı için yaratılan değer. Girişimciler, çözmek istedikleri problemi doğru bir şekilde tespit edip, bu problemi hızlı ve etkili bir şekilde çözerek, kullanıcılarına doğru yapılandırılmış bir finansal plan eşliğinde değer önerisi sunabilirlerse, önceki dönemlerde olduğu gibi yatırım bulmada zorlanmayacaklardır.
Aslında, bahsettiğimiz tüm yenilikçi teknolojilere baktığımızda, konunun Toplum 5.0 çevresinde toplandığını açıkça görebiliriz. İklim teknolojileri, sağlık teknolojileri ve yapay zekâ gibi insan odaklı geliştirilen teknolojiler, yalnızca bireylerin yaşam kalitesini artırmayı değil, aynı zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde toplumsal ve çevresel sorunlara çözüm üretmeyi de hedefliyor. Bu çerçevede gerçekleştirilen inovasyonlar ve yatırımlar hem mevcut sorunların çözümünde hem de gelecekte daha yaşanabilir bir dünya inşa etme sürecinde kritik bir rol oynuyor.
Bu küresel gelişmeler, Türkiye gibi ülkelerin girişimcilik ekosistemleri üzerinde de derin etkiler yaratıyor ve yerel dinamiklerin şekillenmesine katkıda bulunuyor.
Türkiye girişimcilik ekosistemi
Türkiye’deki makroekonomik göstergeler, girişimcilik ekosistemi için bu yılın da kolay geçmeyeceğini işaret ediyor. Faiz indirimlerinin başlaması olumlu bir adım olsa da enflasyonun yüksek seviyelerde seyretmesi ve bütçe açığı gibi sorunlar, yatırımcılar ve girişimciler için zorluklar yaratmaya devam ediyor. Bu durum, sadece mevcut girişimlerin büyüme ve sürdürülebilirlik süreçlerini zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni girişimcilerin pazara adım atmasını da büyük ölçüde engelliyor. Yüksek maliyetli iş yapma ortamı ve finansmana erişimdeki zorluklar, girişimcilerin cesaretini kırarken, özellikle erken aşama girişimlerin sermaye bulma süreçlerini uzatıyor. Yatırımcılar ise, belirsizlikler karşısında daha temkinli davranarak, yalnızca yüksek potansiyele sahip ve riskleri iyi yönetilmiş girişimlere odaklanıyor. Bu da yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi için gerekli finansman desteğini almasını daha zor hale getiriyor. Ancak, böylesi zorlu dönemler aynı zamanda yeniliklerin doğduğu önemli fırsat dönemleri olarak da değerlendirilebilir. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemi, geçmişte olduğu gibi, belirsizlikleri aşarak yeni teknolojiler geliştirme ve yaratıcı çözümler sunma potansiyeline sahip olduğunu defalarca kanıtladı.
2025 yılı, Türkiye girişimcilik ekosisteminin hem mevcut zorluklarla başa çıkmayı öğrenmesi hem de yenilikçi çözümlerle potansiyelini ortaya koyması için önemli bir fırsat yılı olabilir. Umarız, bu yıl, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde de girişimcilik ekosistemi için pozitif bir dönemin başlangıcını işaret eder.
Kaynakça
Cahn, D. (2024, December 9). AI in 2025. Sequoia Capital. Erişim adresi: https://www.sequoiacap.com/article/ai-in-2025/
Carta. (2024). If VCs invested more in 2024 than 2023—why doesn’t it feel better? . Carta. Erişim adresi: carta.com/data
Robbins, J. (2024, December 24). Nearly 1 in 4 new startups is an AI company. PitchBook. Erişim adresi: https://pitchbook.com/news/articles/nearly-1-in-4-new-startups-is-an-ai-company
StartupCentrum. (2024, 11 Ekim). 2024 - Üçüncü Çeyrek Türkiye Startup Ekosistemi Yatırım Raporu
Startups.watch. (2024, 8 Ekim). 2024 Q3 Raporu: Türkiye Girişim Ekosistemi.
Robbins, J. (2024, December 24). Nearly 1 in 4 new startups is an AI company. PitchBook. Erişim adresi: https://pitchbook.com/news/articles/nearly-1-in-4-new-startups-is-an-ai-company
Teare, G. (2024, October 3). Global startup funding recap: Q3 2024. Crunchbase News. Erişim adresi: https://news.crunchbase.com/venture/global-startup-funding-recap-q3-2024/#AI%20led
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap