KONUK YAZAR

Deneme-Yanılma ve Çevik Zihniyet

Konuk yazarımız ITC Kurucusu Şebnem Gürün Özeren, uluslararası firmalarda uzun yıllar üretim, yalın, proje yönetimi ve İK bölümlerinde geniş spektrumlu iş tecrübesine sahiptir. Kapasite planlamasından performans metriklerinin hazırlanmasına, IK süreçlerinin yenilenmesine kadar teknik ve performansa dair fonksiyonlar arası birçok projenin yönetimini gerçekleştirmiştir.
Deneme-Yanılma ve Çevik Zihniyet

“Sadece deneme yanılma yoluyla öğrenmek için tasarlandık. Fakat maalesef kimsenin hata yapmaması gerektiğini düşünerek yetiştirildik.”

R. Buckminster Fuller

Yürümeye başlamak bebekler için önemli bir gelişim evresidir. Yürümeye çalışan bebekler tam anlamıyla bu konuda yetkin hale gelene kadar da onlarca kez düşerler 😊. Düşerler, kalkarlar. Düşerler, kalkarlar. Her düşüş-kalkışta daha yetkin hale gelirler. Ve fiziksel bir sorunları yoksa da er ya da yürümeyi öğrenirler.

Yürüme sadece bir örnek. Çocuklar birçok konuda daha yetkin olmak için deneme - yanılma ve denemelerden öğrenme yöntemini temel bir gelişim aracı olarak kullanırlar.

Deneme-Yanılma ve Deneyimden Öğrenme Nedir?

Deneme ve yanılma, temel bir problem çözme ve öğrenme yöntemi olarak tanımlanır. Başarıya ulaşana kadar veya uygulayıcı denemeyi bırakana kadar tekrarlanan, çeşitli girişimlerle karakterize edilir.

Benzer şekilde, deney yapma da, ne gibi etkileri olduğunu keşfetmek için yöntemleri, etkinlikleri deneme sürecidir. Hem başarı hem de başarısızlık, herhangi bir deneyin ana hedefi olan öğrenme için eşit derecede önemlidir.

Deneme ve yanılma, bir şekilde bizim doğal öğrenme yöntemimizdir; çoğunlukla da otomatiktir. Hatalarımızdan yeterli dersi alamazsak, aynı şeyi tekrar tekrar denemeye devam edebiliriz. Aynı sınıfta kalmak ve o sınıfı tekrar etmek gibi…

Başarısız olmadım. İşe yaramayacak 10.000 yeni yol buldum.

Thomas Edison

Günümüz Dünyasında Deneme & Yanılma Neden Çok Önemli?

VUCA Dünyasında yaşıyoruz. VUCA, değişkenliğin (Volatility), belirsizliğin (Uncertainty), kompleksitenin/karmaşıklığın (Complexity) ve muğlaklığın (Ambiguity) kısaltması. VUCA’nın zorlukları, hepimizin birbirine bağlı olduğu ve sürekli, öngörülemeyen değişimin olduğu bir dünyada daha da büyüyor. Hepimizin çok yakından şahit olduğu gibi, herhangi bir ülkede yaşanan bir problem, dünyanın geri kalanı üzerinde fiziksel, ekonomik ve psikolojiik olarak büyük etkiler yaratabiliyor.

Korelasyonları, kök nedenleri, bağımlılıkları görmenin bu kadar karmaşık olduğu ve bu kadar çok belirsizliğin olduğu bu dünyada; Dave Snowden tarafından yaratılan ünlü karar verme modeli Cynefin Modeli’nde1 açıklandığı gibi çoğunlukla 'kompleks - karmaşık' alandayız.

VUCA Dünyasında çoğu zaman bulunduğumuz Kompleks Etki Alanında belirgin bir nedensellik yoktur. Sebep ve sonuç, öngörülemeyen, beliren sonuçlarla yalnızca geriye dönük olarak baktığımızda açıklanabilir.

Dolayısıyla buradaki karar modeli 'dene-algıla-yanıtla' şeklindedir. ‘Safe-to-fail experiments’ yani 'güvenli-yanılma deneyleri' yapmalıyız, ‘fail-safe design' yani ‘yanılmayacak güvenlikte tasarımlar’ yapamayız. Denemeler, başarısızlıklar ve bunlardan çıkaratacağımız öğrenimlenler ile; yeni bir uygulama geliştirebiliriz. İnsanlar ebeveynliği “uzaya roket göndermiyoruz ya” diye tanımlıyor; oysa ebeveynlik, bir organizasyona liderlik yapmak, kültürel değişim; hepsi kompleks - karmaşık etki alanındadır. Bazı tepkileri organizasyondan bir kez aldık diye diye bir daha olacağımız anlamına gelmez.

Araştırmaları ve yazıları iş hayatındaki deney tasarım süreçleri, ekonomisi ve yönetimine odaklanan, Harvard Business School'da İşletme Profesörü olan Stefan Thomke, yakın zamanda HBR'de bir makale yayınladı: ' Building a Culture of Experimentation - Deney Kültürü İnşa Etmek'. Bu yazıda, FedEx, State Farm, H&M gibi dijital olmayan köklü şirketlerin ve Booking.com, Amazon, Facebook, Google, Microsoft gibi dijital devlerin düzinelerce iyileştirme yapmak için çevrimiçi deneyleri nasıl benimsediğini açıklıyor. Bu şirketlerin, müşterilerinin ne istediğini tahmin etmeleri gerekmiyor; çünkü bunu deneylerinden elde ettikleri verilerle öğreniyorlar.

Hiç hata yapmamış bir insan hiç yeni birşey de denememiş demektir.

Albert Einstein

Denemelerden Öğrenme için İdeal Zemin

Deneme ve denemelerden öğrenme bu kadar değerliyse, şirketler neden daha fazlasını yapmıyor? Stefan Thomke, bu soruyu birkaç yıl inceledikten sonra, asıl nedenin kültür olduğu gerçeğine ulaşıyor. Bu bulguyu şöyle ifade ediyor: “Şirketler çevrimiçi deney kapasitelerini artırmaya çalışırken, engellerin genellikle araçlar ve teknoloji değil, paylaşılan davranışlar, inançlar ve değerler olduğunu görüyorlar. Başarılı olan her deneme için, yaklaşık 10 başarısız deneme olur ve verimliliği, öngörülebilirliği ve kazanmayı vurgulayan birçok organizasyonun gözünde; bu başarısızlıklar israftır.”

Çocukların öğrenmesine yeniden dönecek olursak, çocuk gelişimiyle ilgili teoriler, çocukların büyüdüğü ortam psikolojik olarak ne kadar güvenli ise çocukların yeni şeyler deneme, deneyimlerinden öğrenme, yeni beceriler geliştirmede o kadar başarılı olduğunu söylüyor. Çocuğa gerekli desteği vermek, hataları/yanılmaları normalleştirmek, başarıları kadar başarısızlıklarını da kabul etmek ve bunu ona rol model olarak yapmanın; çocuklarda merakı, cesareti, özgüveni, hatalarını paylaşma rahatlığını arttırdığı ve öğrenme ve kişisel gelişim için temel özelliklerden biri olan odaklanma süresini uzatabildiği görülmüş.

Yetişkinlerin öğrenmesinde de, öğrenmenin %70'inin iş başında gerçek yaşam deneyimlerinden geldiğini de biliyoruz. Başkalarından öğrenme, koçluk-mentorluk ilişkilerinden %20; yapılandırılmış eğitimlerden öğrenme ise %10 düzeyinde.

Düşünmek, analiz etmek, planlamak, öngörmek sadece beynimizle, bilinçli zihnimizle yapılır. Ama biz insanlar sadece beynimizden ibaret değiliz. Bedenimizin de bilgeliği var. Ve beden bilgeliği, yalnızca beden eylem yoluyla aktif olarak süreçte olduğunda gelebilir.

Psikolojik güvenlik, öğrenen bir organizasyon kültürü için oldukça kritik bir ön koşuldur. Fikirleri, soruları, endişeleri veya hataları dile getirdiği için kişinin cezalandırılmayacağına veya aşağılanmayacağına dair bir inançtır. İnsanları konfor alanlarından çıkmaya ve kendilerinin ve kurumlarının potansiyelini ortaya çıkarmak için yeni şeyler denemeye teşvik eder.

Öğrenmek, büyümek ve yeni şeyler geliştirmek için şirketlerin başarısız denemeleri güvenli hale getirmeleri gerekiyor.

Bunun somut bir örneği, ING Bank’ta da uygulanan, başarısızlıkları normalleştirmek için düzenlenen ‘Fuck Up Hours' ritüelidir. Bu ritüele liderlik edenler bu denemelerin arkasındaki cesareti takdir eder ve bu hatalardan öğrendiklerini samimiyetle paylaşırlar.

Deneme ve yanılma yoluyla ilerleme, yalnızca denemeler yapmaya değil, aynı zamanda hataları fark etmeye de bağlıdır.

Virginia Postrel

Başarısızlık Duygusunu Yönetmek ve Öğrenen Bir Organizasyon Olmak

İnsan olarak her zaman Çevik/Gelişim/Öğrenen ve Sabit/Yargılayıcı zihniyetlerin bir karışımı olacağız. Kişiliğimize, hayatta yaşadıklarımıza, çevremizdeki insanların zihniyetine bağlı olarak; bu zihniyetlerden birine daha fazla meyillizdir.

Şimdi de iyi haber gelsin 😊  Meyilimiz Yargılayan/Sabit Zihniyete olmak olsa bile eğer istersek Çevik Zihniyete geçmek çok kolaydır. Beynimiz bir soru sorduğunuzda cevap vermeye çalışacak şekilde çalışır. Cevabı hemen bulamasa bile, o soru siz onu ele alana kadar beyin aktivitelerinizi meşgul eder. Yani,

  • Bu yaşadığımız deneyimden ne öğrenebiliriz?
  • Bundan sonrası için seçeneklerimiz neler?
  • Şu an ne mümkün?

gibi sorular sormak, otomatik olarak Çevik Zihniyete geçiş yapmanızı sağlar. Ve bu şirketler için de geçerlidir. Organizasyonlar, yargılayıcı/sabit bir zihniyetle tepki vermek yerine Çevik bir zihniyetle yanıt veriyorsa; çalışanlar denemek için kendilerini güvende hissedecekler, başarısızlıkları hakkında cesurca, açık ve savunmasız bir şekilde konuşacaklar ve öğrendiklerini bulanık VUCA dünyasında organizasyonun yolunu aydınlatmak için kullanacaklardır. 

Kültürel DNA'mızda Çevikliğin olması, günümüz dünyasında hayatta kalmanın, büyümenin ve gelişmenin en temel yolu gibi görünüyor. Çevik Zihniyetin yoldaşınız olması dileğiyle…

Daha fazlası için;

İster yönetici, ister ekip lideri ister uzman olun; siz de hayatınızın ve işinizin liderisiniz.

ITC kurucusu Şebnem Gürün Özeren liderliğinde, online fasilitasyon araçları ile interaktif oyun/uygulamaların yer aldığı bu eğitim ile Çevik Prensipleri ve Değerleri benimseyerek ve zorlukları Çevik Zihniyetle ele alarak hem kendinize hem de organizasyonunuza katkınızı artırabilirsiniz.

25-26 Mayıs 2022 tarihlerinde gerçekleşecek olan Intensive Agile Lidership eğitimi için şimdiden yerinizi ayırtmanızı öneririz.

Yorumlar
  1. İlk Yorumu yazmak ister misiniz?

    İlk Yorumu yazmak ister misiniz?

    Yorum Yazmak için Giriş Yap
Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.