"Edirneli, öğretmen bir anne-babanın ikinci çocuğuyum. Sevgi dolu ve demokratik bir ailede büyüdüm." Bu sözler ininal Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Gülben Yağcı'ya ait. Çocukluğuyla ilgili anıları hatırlarken yüzünde hafif bir tebessüm oluşan Yağcı, "Ailemizde, her zaman toplumun cinsiyetlere göre atadığı görevler değil, paylaşımcılığın ve beraberliğin ortaya koyduğu, ortak bir yaşamı beraber yüceltme duygusu hakimdi" diye konuşuyor ve pek çok kadının aksine, şanslı olduğunu ve yetiştiği ortamda cinsiyet ayrımcılığı yaşamadığını belirtiyor.
Liseden mezun olduktan sonra ne istediğini iyi bildiğini söyleyen Gülben Yağcı, lisans ve yüksek lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde tamamladı. Bu dönemde cinsiyet üzerinden bir ayrımcılığa uğramadığını anlatsa da zihninde ‘kadın olduğun için ya da bir kadının yapacağı iş değil’ gibi başlayan cümleler yerine ‘sıkı çalışırsan hedeflerine ulaşır ve başarılı olursun’u kodladığını belirtiyor ve ekliyor: "Bu kodlar bilince yerleşince o yönde hareket ediyorsunuz. Mesleğime de çok çalışmam gerekeceğini bilerek başladım, eğitim hayatım boyunca yaptığım gibi hep başarı odaklı oldum."
Yağcı, iş hayatına 2005 yılında Finansbank’ın Dijital Kanallar Proje Geliştirme Bölümü’nde uzman olarak başladı. Ardından 2007’de dijital bankacılık kanallarının geliştirme ve pazarlamasından sorumlu yetkili olarak TEB Dijital Bankacılık Bölümü’ne geçiş yaptı. 11 yıl boyunca TEB’de dijital bankacılık ve dijital pazarlama alanında, kullanıcı ara yüzü (UI) ve kullanıcı deneyimi (UX), dijital performans pazarlama, dijital iş geliştirme, dijital kanalların geliştirilmesi ve aktif kullanıcıların artırılması, mobil uygulama deneyimi ve dijital yeni müşteri ediniminden sorumlu olarak dijital bankacılığın her alanında aktif roller üstlendi.
Dört kişilik kurucu yönetim ekibinde tek kadın yöneticiydi
BNP Paribas Grubu ile yürütülen uluslararası çalışmalar kapsamında, TEB ve CEPTETEB adına dijital alanda projeler yürüttü. TEB’in dijital bankası CEPTETEB’i hayata geçiren kurucu ekipte yer aldı. Dört kişilik kurucu yönetim ekibindeki tek kadın yöneticiydi. Temel sorumluluğu dijital bankanın büyütülmesiydi ve hedeflerimizin çok üstünde büyüme rakamlarına, planlanandan çok daha hızlı bir şekilde ulaştı. Konuyla ilgili sözlerine şöyle devam ediyor:
Bankacılık sektör olarak rekabetin oldukça yüksek olduğu bir alan; uzun çalışma saatleri, finans alanında çalışmanın getirdiği zorluklar da eklenince kariyer yolculuğumda benim için oldukça yoğun, hareketli ama bir o kadar da beni geliştiren ve büyüten bir süreç olduğunu söyleyebilirim."Kariyer yolculuğumda 2013’ten 2018’e kadar TEB ve CEPTETEB'in dijital pazarlama, müşteri edinimi ve dijital büyümesinden sorumlu Dijital Pazarlama Müdürü olarak görev yaptım. 2018’de 14 yıllık bankacılık serüvenimin ardından ininal’da göreve başladım. Halen ininal’da Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. ininal’da da büyüyen ekibimize paralel kadın yönetici sayısının arttığını gururla söyleyebilirim. Şu anda yönetim kadromuzun yüzde 50’si kadın, yüzde 50’si erkeklerden oluşuyor.
Kadınların iş hayatında güçlenmesi için kritik noktanın fırsat eşitliği ve adil bir çalışma ortamı oluşturmak olduğuna inandığını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Fırsat eşitliği, kurum kültürünün bir parçası haline getirildiğinde kadınların iş hayatında daha fazla yer almasını ve yükselmesini engelleyen faktörler ortadan kalkmış oluyor. İş hayatım süresince adil çalışma ortamı sunan, fırsat eşitliğine önem veren kurumsal firmalarda çalıştım. Sanırım doğru insanlarla doğru yerlerde olmanın öneminin altını bir kez daha çizmemiz gerekiyor burada. Tabii ki hem ülkemizde hem de dünyada tüm kurumların bu hassasiyeti göstermesi en büyük isteğim. Çalıştığım kurumlarda da kadın yönetici sayısının gün geçtikçe arttığını ve kadınların çok başarılı işler ortaya koyduğunu görmek beni çok mutlu ediyor ve hem cinslerimle gurur duyuyorum."
Teknoloji sektörü söz konusu olduğunda genel algıda hala erkeklerin daha avantajlı olduğunun düşünüldüğünü belirten Yağcı, "Günümüzde kadın ve teknoloji imajlarını bağdaştıramayanların sayısı hala yüksek. Oysa iş hayatında asıl önemli olan çalışanların şirkete kattıkları somut ya da somut olmayan değerlerdir. Adil şekilde yönetilen çalışanlar eşit fırsatlara sahip olduklarını bilirlerse hem kurum aidiyetleri güçlenir hem de önlerinde bir önyargı duvarı olmadığını bildiklerinden yaptıkları işe koydukları katma değer artar. Yani kadınların iş hayatında güçlenmesi için kritik nokta fırsat eşitliğini sağlayarak adil bir çalışma ortamı oluşturmaktır" diye konuşuyor.
Ona göre finansal teknoloji girişimlerinde gerek dünya gerekse Türkiye için hala genç bir sektör. Her yeni nesil sektörde olduğu gibi bizde de yeni neslin toplumsal duyarlılıkları ve beklentileriyle şekillenen bir iş yeri kültürü olduğunu düşünüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Bu yüzden sektörümüzün kadınlara büyük fırsatlar sunduğuna inanıyorum. Ayrıca fintech’lerin işleyişinin temelinde yenilikçi fikirleri hızla uygulanabilir bir stratejiye dönüştürmek yatıyor ve bunu büyük kurumlardan çok daha hızlı yapmak zorundalar. Bu nedenle daha sonuç odaklılar, cinsiyet konusunu düşünme lüksleri yok. Bu doğrultuda çalışanların değişikliklere çabuk adapte olabilen, hızlı ve doğru kararlar alabilen kişiler olması gerekiyor. Kadınlar da bu konuda çok başarılı. Keza 2021 dünyasında iş adamı ya da iş kadını gibi tanımların anlamını yitirdiğini düşünüyorum. Maalesef cam tavanlar kadınlar için hala bulunsa da, başarılı olma kriterlerinin değişmediğini kadın ve erkek için aynı olduğunu unutmamak gerek. Önümüzdeki dönemde kadınların değişime ve yeniliklere hızlı adapte olmaları sayesinde ve dijital dönüşümle beraber yeni açılan iş alanlarında daha çok yer alacaklarına inanıyorum."
Cinsiyet bariyerlerini kırmak gerekiyor
Öncelikle toplumun bizlere kodladığı cinsiyet bariyerlerini kırarak sahip olduğumuz yeteneklerin farkında olup bunları özgüvenli bir şekilde ortaya koymamız gerektiğini düşünüyor ve sözlerini şöyle sonlandırıyor: "Fakat cinsiyet üzerinden bir ayrımcılığa uğradığını düşünen kadınlara da şunları söylemek istiyorum; başarıyı kalıplar içerisinde tanımlayanlara kalıplardan nasıl çıkılabileceğini göstermeleri gerekiyor, pes etmek yok. Başarının sadece kendi alanına odaklanmayıp görev tanımlarının ötesinde kuruma nasıl katkı sağlayacağını farklı neler katabileceğini düşünebildiğin noktada geldiğine inanıyorum. Ve en önemlisi başarıyı pozitif düşünce getiriyor. Şeffaf ve açık bir iletişim; çalışma arkadaşlarıyla açık, net ve güçlü bir bağ kurmayı başaranlar iyi bir yönetici olacağının da sinyalini veriyor. Yoğun çalışma temposunda veya bir kriz anında pozitif tutumlarını koruyabilen bireyler hem içinde bulundukları durumu daha iyi yönetebiliyor, hem de hatalarından ders alıp yollarına devam ederken, aynı zamanda kendilerini geliştirebiliyor. Son olarak iş hayatına girmek isteyen kadınlara tavsiyem; kendilerine ve içlerindeki güce inansınlar, çabalamaktan ve başarıyı kovalamaktan asla vazgeçmesinler!"
Serinin diğer söyleşilerine buradan ulaşabilirsiniz!
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap