Zeynep Akçasız: "Teknoloji dünyasında kadın girişimcilerin daha maskülen olması bekleniyor."

Zeynep Akçasız, kızı Alara Akçasız ortaklığında kurduğu ekiple meme kanserini erken teşhis eden akıllı sütyen geliştirdi.
Zeynep Akçasız:

Yaklaşık iki yıl önce anne kız Zeynep Akçasız ve Alara Akçasız, kurdukları ekiple ayda sadece 5 dakikalık bir kullanım süresi ile doğru zamanda doğru meme muayene yapıp telefon aracılığıyla iletişim kuran bir sütyen geliştirdi. Triwi girişiminin geliştirdiği bu ürün, her yıl meme kanseri teşhisi konulan neredeyse 1.5 milyon kadın için devrim niteliğinde. Çünkü meme kanseri diğer kanser türlerine göre erken teşhis edildiğinde hastanın yaşama oranı yüzde 93.

Kadınlar ne ister? (What Woman Want) düsturuyla yola çıkan, Zeynep Akçasız aslında uzun yıllar danışmanlık sektöründe çalışmış bir peyzaj mimarı... Öncelikle bu bölümü bilerek ve isteyerek seçmediğini söylüyor ve ekliyor: "Üniversite sınavına girdiğim dönemde tercihler önceden yapılıyordu. Benim gönlümde Hukuk yatıyordu. Ailem Adana'da yaşıyordu. Onlar oradaki okulda okumamı istiyorlardı. O yüzden oradaki okula göre bölüm seçtim."

Danışmanlık sektöründen teknoloji sektörüne geçti

Üniversite okuduğu dönemde çok başarılı kadınlar olduğunu, ama ailesinin 'kız çocuğu mutlaka okuyacak' gibi bir düşüncesi olmadığını ve kendisinin  böyle bir öğretiyle büyümediğini samimiyetle anlatıyor. "Onların da böyle bir anlayışla yetiştirilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum" diye konuşuyor. Akçasız, geçmişe bakıp neden başka şehirde istediği bölümde okuma konusunda direnmediği için pişman. "Ama o zamanlar böyle bir seçeneğimin olduğunu bilmiyordum. Girişimci, "Bunu öğrendiğimde ise geç kalmış oldum" diyerek bu konudaki öz eleştirisini vermekten çekinmiyor ve hikayesini anlatmaya şöyle devam ediyor:

Okul bittikten sonra hemen evlendim. Arka arkaya iki kızım oldu. Çalışmak için plan yapmamıştım. Bir arkadaşımın önerisiyle ortak bir iş kurduk. Eğitmenlik, koçluk şirketiydi. Danışmanlık hizmeti vermiyorduk. Aracı kurum gibiydik. Danışmanlık hizmetleri, eğitim programları ve yaz okullarının olduğu grupları organize ediyorduk. Daha sonra eşimin işi nedeniyle İzmir'e taşındık. Yine İzmir'i tanımadığım için bir süre evde vakit geçirdim. Ardından bir noktadan sonra alışkanlığa dönüştü. Evde olmanın artıları olsa da bir süre sonra kendinizi yetersiz hissediyorsunuz. Ne yapabilirim fikriyle yola çıktım.

Çocuklarımın üniversite hazırlık zamanıydı. Öğrenci koçlarına gidiyordu. Bu işi ben yapabilir miyim diye araştırmaya başladım. Bu konuyla ilgili eğitimler almaya başladım. Kurumsal koçluktan bireysel koçluğa kadar yelpazesi olan... Ardından bu işi serbest olarak yapmaya başladım. Kendi şirketim 'Zeynep Akçısız Danışmanlık ve Koçluk' şirketini kurdum. Hem kurumsal hem bireysel koçluklar yapmaya başladım." 

O süreçte çocuklarının üniversiteye başladığını anlatıyor. Anne kızın hayatının ekseni Alara Akçasız'ın İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde Kimya Mühendisliği Bölümü'ne girmesiyle değişiyor. Makine Mühendisliği'nde yan dal yaparken bir yandan da girişim topluluğuna girip bu konuda eğitimler alıp süreci tanımaya başladı. O dönemki başkandan ona bu topluluğun koçluğunu yapmak için teklif geldi. Bunu yaparken hem gençlerle hem de girişimciliği tanımaya ve içinde bir takım kıpırtılar başladığını anlatıyor ve ekliyor: "Fibrokistik bir meme yapım olduğu için 28 yaşından beri düzenli meme kontrolü yaptırıyorum. Hastalığa karşı hep tetikteyim. Fikir de tam buradan ortaya çıktı."

Triwi aslında bir aile girişimi... Akçasız en başta anne kız olduklarını pek dillendirmediklerini anlatıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Özel olarak sakladığımız bir şey değildi. İnsanlar bunu öğrenince sempati duymaya başladı. Burada hem iki farklı jenerasyon hem de aramızdaki biyolojik bağın çok kuvvetli olması bizim için bir avantaj. Yaptığımız işte birbirimizi nasıl dengeleyeceğimizi çok iyi biliyoruz. Çünkü aramızda ego problemi yok. Böyle bir girişimde artı bir durum. Birbirimize güvenimiz tam."

Kadın girişimciler, 1-0 geriden geliyor 

Zeynep Akçasız, teknoloji dünyasında iki kadın girişimci olarak bir takım zorluklar yaşadıklarını anlatıyor. Öncelikle insanların onları pek dinlemediklerini düşünüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Biz girişimimizin arkasındayız ve yaptığımız işe güveniyoruz. Burada ciddi emek ve teknoloji var. Bunu anlatmaya çalışırken sizden daha maskülen bir görüntü ve tavırda olmanız bekleniyor. Yaptığımız işe özen gösterdiğimiz için insanlarla görüşmeye giderken kendimize de özen gösteriyoruz. Hatta şirketimizi sivil toplum kuruluşu zannedenler bile oldu. Çünkü sizden daha öte bir şey beklenmiyor. Kadın olduğunuz için 1-0 geriden başlıyorsunuz.

Bir de ürün bazında ise sonuçta bu bir sütyen ve memelerle ilgili konuşuyoruz. Meme dendiği zaman erkekler inanılmaz geriliyor. Hatta gözlerini kaçıranlar bile oldu. Eğer başkaları varsa etrafta kısık sesle konuşmamızı isteyenler de vardı. Ama baştan beri söylediğimiz tek bir şey var. Meme bir organ ve bu organın da bir hastalığı var. Bu hastalığın tedavi edilmesine yönelik bir iş yapıyoruz. Dolayısıyla bunu başka türlü tarif edemem. Bir de geliştirilen teknolojinin kimin tarafından yapıldığına şüphe ile bakıyorlar. Ama ürünü gördükten sonra fikirleri değişiyor." 

Serinin diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz!

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.