ATÖLYE, S360 ve Zorlu Holding’in kurucu ortakları arasında yer aldığı sosyal inovasyon platformu imece, sosyal girişimlere verdiği desteği büyütmeye devam ediyor. İmece, kuruluşundan bu yana geçen edindiği tecrübeyle şimdi de Destek Programı’nı büyüme aşamasındaki girişimler için ‘Etki Hızlandırıcısı Programı’na dönüştürdü. Üç yılda 43 ayrı sosyal girişim ve sosyal proje ile birlikte, 1 milyon lira hibe, 232 mentor ile 2 binden fazla saat mentorluk ve eğitim gerçekleştirdi.
Program kapsamında; sosyal ve çevresel etki üretmeyi amaçlayan, iş modelinde teknolojiyi içeren, büyüme aşamasındaki girişimlere öncelik veriliyor. imece Direktörü Mustafa Özer'e göre sürdürülebilir ve adil olmak için çalışan, kimseyi geride bırakmayan, sosyal etki üreten her girişim birer yıldız. Sözer konuyla ilgili sözlerine şöyle devam ediyor: "Ancak halen çok yakın ilişki içinde olduğu bazı mezun girişimlerin yeri ayrı... Drone ile ulaşılması zor alanları ağaçlandıran Ecording, görme engellilerin sosyal hayata katılması için dijital araçlar geliştiren Blindlook, her nesneyi oyuncağa dönüştüren Toyi, öğretmenlerin derslerinde uyguladıkları iyi örnekleri birbirleriyle paylaşmasını sağlayan Mektepp gelir üretirken eş zamanlı olarak sosyal etki üreten girişimler için iyi birer örnek olacak."
imece impact etki hızlandırma programının ilk aylarında ileri aşama girişimlerin ihtiyaçlarını belirleyerek girişimlerini büyütmek için koçluk ve odaklı mentorluk hizmeti veriyor. Ayrıca Zorlu Holding’in destekleriyle, girişimlerin ihtiyaç duydukları hukuk, tasarım, iletişim gibi alanlarda hizmet alınıyor. Amaçları Nisan 2021’de UNDP’nin öncülüğünde girişimlerin etki raporlarını çıkarmak. Program kapsamında hem Türkçe hem İngilizce hazırlanacak etki raporları ile program ortakları başta olmak üzere imece networkündeki etki yatırımcılarına girişimlerin somut etkilerini yazılı ve görsel içerikler yazılması planlanıyor.
Nasıl ve neden kuruldu?
imece'nin yolculuğu “Önemli toplumsal sorunlara birlikte nasıl, yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler bulabiliriz” sorusuyla Nisan 2016’da başladı. Özer kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: "ATÖLYE, S360 ve Zorlu Holding aynı masa etrafında bir araya geldi ve bu soruya cevap bulmaya çalıştı. Küresel örnekler incelendi. Yerel ve uluslararası akademik kurumlar, sivil toplum örgütleri, yatırımcılar, özel sektör ve kamu çalışanları, danışmanlar ve öğrencilerle aylar süren saha araştırmaları yapıldı. Tüm bu araştırmalar bir süzgeçten geçirildi ve elde edilen bilgi verimli bir projeye dönüştürebilecek hale getirildi. Böylece ATÖLYE Zorlu Holding ve S360’ın kurucu ortaklığında imece platformu ortaya çıkmış oldu. Zira günümüz sorunlarını yapıları gereği, ne devletlerin ne de kurumların tek başına çözmesi mümkün değil. Üstelik bunun için ne yeterli insan kaynağı, ne de maddi kaynak var. Bu nedenle yaratılacak bir sosyal inovasyon ekosistemi ile farklı disiplinlerden birey ve kurumların bir araya gelip kapsayıcı çözümler üretmesi gerekiyor. Sosyal meseleler etrafında bir araya gelen birey ve kurumları, çeşitli kaynaklarla buluşturan ve radikal işbirliklerini kolaylaştıran sosyal inovasyon platformu imece de bu vizyonu odağına aldı."
Sürdürülebilirlik ve İklim Krizi
Sosyal fayda sağlamak üzerine olan görüşler de yarım yüzyıllık Friedman Doktrini ile şekillenmiş durumda. Yani, şirketlerin içinde bulunduğu topluma karşı tek sorumluluğu kâr etmek yaklaşımı. Ancak sosyal ve çevresel problemlerimiz değişti. Eşitsizlikler, hammadde kaynaklarının azalması, küresel sağlık problemleri iş dünyası için de birer risk olmakta. Başta genç kuşak olmak üzere, müşteriler de şirketlerin etki odaklı olmasını istiyor. Bu nedenle yatırım kararlarında, finansal getiri kadar sosyal ve çevresel etki de göz önünde tutuluyor. Bu gelişmeler ile birlikte sosyal etki için finans, yani etki yatırımcılığı da daha sık konuşulmakta. Özel sektördeki bu gelişime baktığımızda, iş dünyası da kendisini değiştiriyor. Öyle ki 19'uncu yüzyılda sadece finansal getiriye odaklanan özel sektör, 20'nci yüzyılda getiri ile riski hesaplamaya başlıyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılda ise, getiri ve risk kadar sosyal etki de özel sektörün yatırım kararlarında yer almak zorunda.
Bu yüzden sürdürülebilirlik ve iklim krizi tüm aktörlerin aldığı her kararda masada olması gereken iki konu. İklim krizinin yarattığı etkileri tamamen kaldırmak mümkün görünmese de azaltmak ve adaptasyonu sağlayabilmek için geçtiğimiz 100-150 yıldaki üretim ve tüketim sistemleri ve tercihlerinin değişmesi gerekiyor. Bu değişim ve dönüşüm için, etki girişimleri kurdukları yeni sistemler ya da çözümlerle büyük bir potansiyele sahip olduğun belirten Mustafa Özer, imece'nin bu boşluğu nasıl dolduracağını şöyle anlatıyor:
"Bu alanda çalışan kurumlar ve girişimler önceden de vardı, ancak artık bu çözümlerin ölçeklenmesi gerekiyor. Bu dönüşüm de zamana ve kaynağa ihtiyaç duyuyor... Örneğin, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı 2030 yılına kadar gerçekleştirmek için her yıl 2.5 trilyon dolarlık fon açığının kapanması gerek. Sosyal etkiyi fonlamak için kurulan etki yatırım portföy büyüklüğü ise imece olarak üyesi olduğumuz Küresel Etki Yatırımı Ağı (GIIN) verilerine göre sadece 1 trilyon dolar. Ortada, tek bir kurumun kapatamayacağı kadar büyük bir fon boşluğu var. imece ise bu boşluğun kapatılmasını işbirlikleri ile hızlandırmak için girişimlerin etkilerini görünür kılmayı ve kanıt-temelli sonuçlar oluşturmayı amaçlıyor.
Türkiye üzerine bulunduğu coğrafi konum nedeniyle iklim krizinin somut etkilerine, kuraklığa, doğal afetlere ve uluslararası göç hareketlerine tarih boyunca olduğu gibi şimdi de açık olan bir ülke. Bu riskler Türkiye’deki bireylerin ve kurumların ilgilenmesi gereken birçok mesele yaratıyor. Çözülmesi gereken sorunların çokluğu ise, Türkiye’de aktif bir sosyal girişimcilik ve dayanışma ekosistemine olanak sağlıyor. Bu ekosistem içerisinde sivil toplum faaliyetlerinden filantropi kurumlarına, sosyal kooperatiflerden etki odaklı girişimlere kadar eyleme geçen farklı birçok aktör mevcut. imece de sosyal fayda ekosisteminde toplumsal ve çevresel meselelere yenilikçilik yoluyla çözüm bulmayı amaçlayan sosyal yenilikçileri desteklemek ve sosyal inovasyon ekosisteminin büyümesine katkı sağlamak için var.
Diğer taraftan; sektörler ve paydaş grupları arasında iş birliklerini mümkün kılarak, yerel ihtiyaca yönelik içerikler üreterek, gençlerin yetenek kapasitesini geliştirerek ve sosyal etki girişimcilerini destekleyerek de bu alandaki farkındalığın artmasına ve kazanımlar elde edilmesine aracılık ediyor."
Mustafa Özer sözlerine bitirirken imece'nin hedeflerini şöyle sıralıyor: "imece olarak toplumsal, çevresel ve kültürel meselelerin yenilikçi bir şekilde çözülmesini kolaylaştırmak, bunu yaparken de oldukça çeşitli ortaklıklar geliştirmeyi hedefliyoruz. imece impact kapsamında girişimlerle hazırlanacak raporların etki yatırımcılarını Türkiye’ye çekmesini, yeni girişimlerin de üretmiş oldukları sosyal ve çevresel etkiyi daha sık dillendirmeleri sağlamak istiyoruz. Tüm bunları yaparken de tek başımıza değil, bir sosyal inovasyon platformu olarak yerel yönetimlerden, özel sektörden, kamudan ve üniversitelerden paydaşlarla birlikte hareket ederek sosyal yenilikçileri ve etki girişimcilerini desteklemeyi amaçlıyoruz."
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap