McKinsey & Company'de Associate Partner olan Ezgi Demirdağ Saydağ "İşimizin Geleceği: Dijital Dönüşüm ve Yetenek Yönetimi" başlıklı konuşmasında pandemiyle birlikte hızlanan dijital dönüşümün iş gücündeki etkisini paylaştı.
Saydağ, Ocak başında sizlere aktardığımız İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye'nin Yetenek Dönüşümü raporunu pandemideki değişimlerle birlikte yeniden yorumladı.
Covid-19 dönemine şirketler nasıl tepki verdi?
Konuşmasının başında şirketlerin Covid-19 dönemine nasıl tepki veridklerini aktaran Saydağ, ilk etapta şirketlerin ve iş gücünün doğal olarak sağlığını korumaya odaklandığını belirtti. Ardından şirketler dayanıklılık (resilience) kapsamında; "Bu dönemde kaynaklarımızı nasıl etkin kullanırız?" sorusunun cevabına yöneldi. Bu konuda şirketlerin dönemsel planlar yapmaya başladığını söyleyen Saydağ, şu anda yeni normale alışma sürecinde olduğumuzu da ekledi.
Şirketlerin son dönemde hem çalışanlarının ruh haline hem de üretkenliğine odaklandığını belirten Saydağ, şirketlerin son adımda pandemi sonrasını, yakın geleceği düşünmeye başladığını açıkladı. Durumu şirketler için "Diğer sektör ve şirkertlerden geleceğin nasıl şekillenceğini anlamaya çalışıyoruz" diye özetleyen Saydağ, otomasyon ve dijitalleşmeye yönelik öğrenim ve alışkanlıkların ne kadarının kalıcı olacağını sorguladı.
"Covid-19 öncesi trendlerin Covid-19'un etkisiyle çok daha hızlandığını görüyoruz"
Saydağ, konuşmasında "Covid-19 öncesi trendlerin, Covid-19'un etkisiyle çok daha hızlandığını görüyoruz." dedi Bu noktada toplantıların, etkinliklerin dijitalleşmesi ve çalışanların kullanılan programlara hızlıca adapte olması gibi örnekler verdi.
Buna ek olarak Saydağ, "Future of Work" çatısında 5-10 sene sonra bizi bekleyen iş gücü ve çalışma anlayışının yakına geldiğini söyledi. Yaptığımız işlerin yarısının otomasyona kalabileceğini söyleyen Saydağ, "bu bizim verimliliğimizi 2 kata çıkartmamızı sağlıyor ve verimlilik; GDP'nin de (büyümenin) en önemli kaynağı." dedi.
FOW is Now!
Tüm sektörlerden kıdemli yöneticiler ile Türkiye'de dijitalleşme ve otomasyon odağından yönettikleri çalışmayı aktaran Saydağ, iş gücündeki 2000 aktivitenin ne kadarının otomasyona devredebileceğini ya da kaybolabileceğini inceledi. Bu kapsamda mevcut trendlerin nasıl hızlanacağı ve iş gücünde hangi yetkinliklerimizin değişeceği sorularına cevap verildi.
Türkiye'de de globale yakın olarak işlerin yüzde 50'sinin otomatize edilme durumu söz konusu. Bu öğretmenlerden, satış ekiplerine kadar pek çok farklı alanı etkiliyor. Örneğin; satış ekipleri stok kontrolü, fiyat etiket değişimi, müşteri ihtiyacını anlama ve tavsiye verme süreçlerinde daha manuel işleri otomasyona devrederek daha katma değerli işlere yönelecek.
Saydağ, "Türkiye'de iş gücünün ne kadarı ne zaman otomatize olur?", "Şirketler bu alana yatırım yapacak mı?" ve "Şirket için yatırım yapmak mı daha uygun?" gibi sorulara dikkat çekti. Saydağ'ın paylaştığı verilere göre 2030'a kadar işlerin yüzde 30'u otomasyon tarafından yerine getirilecek. Ancak pandemiyle birlikte bu rakamın güncellendiğini ve yakın zamanda daha farklı verilerle karşımıza çıkılacağını söyleyelim. Pandemi etkisiyle hızlanan dijitalleşme, bu tarihi 2030'dan öncesine çekecek.
Türkiye'de işlerin yüzde 2'si tamamen otomatize edilirken, işlerin %60'dan fazlasının yüzde 30 oranında otomatize edilebileceğini ekleyelim. Bu sayede daha katma değerli işler ortaya çıkarken, piyasadaki şirketler de daha rekabetçi olabilecek.
Rapora göre; şu anda Türkiye'de 33 milyon iş gücünden; 7.6 milyon iş kaybolacak. Ancak bununla beraber şirketlerde 8.9 milyon yeni iş ortaya çıkacak. Bunun yanı sıra otomasyon ve dijitalleşme ile şu anda olmayan ve tamamen yeni 1.8 milyon iş doğacağını belirtelim. Bu da 2030'a kadar 36.4 milyon iş gücü ve 3.1 milyon yeni iş yaratacak.
Saydağ, 21 milyon mevcut işte yetkinlik dönüşümü gerçekleşeceğini belirtirken, kişilerin yepyeni yetkinliklerle donatılması gerektiğine dikkat çekti. 5.6 milyon kişinin aynı sektörde benzer işi manuel yaparken, makineleri ya da yapay zeka araçlarını kullanarak datayı okuyabilme gibi farklı roller üstleneceğini belirtti.
2 milyon kişi ise yeni bir sektörde yeni yetkinlikler geliştirmesi gerekceğinin altını çizen Saydağ, 7.7 milyon kişinin yeni yetkinlikler ile iş gücüne katılımını arttıracağını söyledi.
Şirketler otomasyona hazır mı ve nasıl hazırlanabilir?
Şirketlerin geleceğe hazır olmasını sağlamamız gerektiğini belirten Saydağ, aksi halde rekabetçilikte geride kalacağımıza dikkat çekti. Saydağ, Şirketlerin "Nerede değer yaratıyoruz?" ve "Şirket stratejisindeki değişiklikler neler?" gibi soruları sormasının önemini vurguladı.
Aynı zamanda şirketlerin verimlilik açısından yeni iş yapış şekline hazır olup olmadığını sorgulamasını da öneren Saydağ; bunun yanı sıra "İş gücümüz buna hazır mı?" sorusunun da önemli olduğunu belirtti.
Bunları araştırdıktan snra takım bazlı çalışma ile çevik ekipler oluşturulması gerektiğini söyleyen Saydağ, esnek çalışmanın benimsenmesini önerdi. Şirketlerin iş gücü açısından hızlı çözüm önerilerin, part-time ve freelance çalışanlara açık olmasının mühim olduğunu belirtti. İşlere bakış açısında ise gelecekte otomatize edilecek işlerin ayrımının yapılmasını tavsiye etti.
Ayrıca yapılan otomasyon ve dijitalleşme yatırımlarının etkisinin ölçümlenmesinin önemine dikkat çeken Saydağ,bazı araçların ve teknolojilerin kuruma alındığını ama etkin kullanmadığını açıkladı. Önümüzdeki 3 sene içinde otomatize edilecek tespitinin süreçlerin planlı bir şekilde şimdiden yapılmasını öneren Saydağ, bununla beraber yeni rollerin tespitinin kritik olduğunu söyledi.
Yeni rollerin tespitinde kurumun kendi çalışanlarına yeni yetenekler kazandırması ya da dışarıdan yeni yetenekler bularak bunun kuruma entegre edilmesi gibi adımlar mevcut. Kurum içinde çalışan değişimi, kurumsal akademiler ile belirlenen konularda çalışanlara yetenek kazandırılması ise en önemli konular arasında yer alıyor.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap