Denebunu'nun kurucu ortağı Duygu Akbudak, burslu olarak Koç üniversitesi İşletme bölümünü bitirdi. Henüz üniversitede okurken dünyanın önde gelen şirketlerinde staj yapmaya başladı. Bunun nedenini "Çünkü bizim dönemimizde istediği global şirketlerde iş bulmak zordu" diyerek açıklıyor. Akbudak okulu bitirdikten sonra finansal analist olarak The Coca-Cola Company (Doğadan) işe başladı. Kimberly Clark(Huggies) gibi FMCG sektörünün önde gelen şirketlerinde yedi yıl boyunca hem marka yöneticiliği yaptı.
"Birikimim yoktu"
32 yaşındaki girişimci ani bir kararla işinden istifa etti. Birikimi olmadan kendi işini kurdu. Akbudak, bunu yaparken en büyük desteğin ailesinden geldiğini söylüyor. Yedi sene boyunca kendi parasını kazandıktan sonra emekli subay olan babasına “Bana sadece 6 ay bakar mısın?” diye sorduğunu anlatıyor ve sözlerini şöyle bitiriyor: "Bu işe girdim. Çünkü çocukluktan beri beni güdüleyen şey, takdir almaktı. Özellikle Denebunu'yu olgunlaştırdıktan sonra daha iyi anladım. Beni motive eden şey, para kazanmak değil. Asıl olan, fikir aşamasından bir şeyi gözle görünür hale getirmek..."
6,5 milyondan fazla ürün denendi
Dört sene önce kurulan Denebunu'nun bugün 2,2 milyon üyesi var. Akbudak, 25 kişilik bir ekiple çalışıyor. Dijital pazarlama ve geri bildirim Denebunu üzerinden 6,5 milyondan fazla ürün denendi. Halihazırda şirket 300 marka ile işbirliği yapıyor. Şirket, ücretsiz kutularla her ay 50 bin ila 100 bin üyenin evine ulaşıyor. Denebunu, bu senenin sonunda yurt dışına açılacak. Şirketin yatırımcıları ise göz dolduruyor. GBA'dan Fırat İşbecer, Burak Divanlıoğlu, Ata Uzunhasan, Görkem Güven, Serkan Borançılı, Nevzat Aydın, Barış Yeşilçiçek, Cihan Özgün'ün yanı sıra Mehmet Çelikol, Barış Türkmen ve Zeynep Tansuğ bulunuyor.
Girişimci özellikle bir kadın olarak işin en başında tedarikçi kısmıyla ilgilenirken sıkıntı yaşadığını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
Evet, Denebunu bir teknoloji firması... Ama teknolojinin değmediği bir operasyon tarafı var. Kargo firmaları, kutu üreticileri, matbaalar gibi... İşin en başında bunların her biriyle kendim görüştüm. Onlar önce iş hayatında tecrübesiz olduğumu düşündüler. Bir kız çocuğu gibi gördüler. Ama bunu sözlü olarak ifade etmediler, davranışlarından bunu gözlemliyordum.
Hatta tedarikçilerden biri işi kopyalamaya bile çalıştı. Çünkü kafalarındaki düşünce şu idi: "Eğer bu işi o yaptıysa biz de yapabiliriz." Ama şimdi tedarikçilerin hiçbiri erkek ortakları tanımıyor, bilmiyor. Şu an bana duydukları saygıyı kelimelerle ifade edemem. Bunu değiştirdim.Başlarda ufacık, ara sokakta yer alan olan depolardaydık. Oraya gitmeye korkmadım. Çevremin uyarılarına kulak asmadım. İşimin başında durdum. Bir de orada ticareti öğrendim. Esnaf ruhunu anladım. Hiçbir zaman verilen teklifi kabul etmedim. Ya pazarlık yaptım ya da en az üç teklif aldım. İşimi iyi yaptığımı anladılar.
"Yatırımcılar, yaptığım işe saygı duydu"
Akbudak bu durumun marka ve yatırımcılar tarafında farklı olduğunu söylüyor. "Bir kadın girişimci olarak yaptığım iş nedeniyle saygı gördüm. Kariyerimi bırakarak böyle bir yola girmiş olmam onları etkiledi. Çünkü bu herkesin tercih edebileceği bir yol değil" diye anlatıyor.
Ona göre girişimciliğin ne cinsiyeti, ne ırkı ne de rengi var. Özellikle kadın girişimcilerin öncelikle bunu anlaması gerektiğini söylüyor ve sözlerini şöyle bitiriyor: "Ah, ben kadınım o koliyi taşıyamam diyerek kendi kendilerini sınırlamasınlar, maddi ya da manevi yetersiz koşullar nedeniyle iş yapmayı ertelemesinler!"