Twitter'da MacKenzie Fegan isimli bir kullanıcının paylaşımı sonrası Amerika Birleşik Devletleri Milli Güvenlik biriminin havayolu firmalarına yüz tanıma altyapısı sağladığı anlaşıldı.
JetBlue isimli ABD merkezli düşük maliyetli havayolu firmasını tercih eden MacKenzie Fegan, uçağa binmeden önce ne geçiş kartı ne de pasaport vermeden sadece bir ekrana bir kaç saniye bakarak uçağa bindiğini Twitter'da paylaşınca JetBlue sosyal medya hesabı ile ilginç bir diyalog başlatmış oldu.
"Yüz tanıma farkettirmeden biniş kartlarının yerini mi aldı? Buna izin verdim mi?" gibi sorular soran MacKenzie Fegan, yaşadığı rahatsızlığı dile getirince Jetblue firması Twitter'dan bu paylaşımı yanıtsız bırakmadı ve şöyle bir cevap verdi: "Bu durum sizi rahatsız ettiği için üzgünüz. Dilerseniz bu prosedürü iptal edebilirsiniz."
MacKenzie Fegan sistemin nasıl işlediğini anlamak istediğini ve Jetblue firmasının onun nasıl bir görünüme sahip olduğunu nerden bildiğini, kameraya bakınca nasıl bir süreç işlediğini öğrenmek isteyince JetBlue yetkilileri bu bilginin Amerika Birleşik Devletleri Milli Güvenlik birimi tarafından sağlandığı bilgisini paylaştılar.
Böyle bir paylaşımın doğal sonucu olarak Fegan bilgilerin firmaya verildiğini düşünmüş fakat Jetblue yetkilileri kendilerinde hiç bir şekilde bilgi depolamadıklarını, herhangi bir veriye de doğrudan erişemediklerini ve sistemin sadece Gümrük ve Sınır Koruma veritabanıyla karşılaştırmalar yaptığını paylaştılar.
Teknik yetkinliği olan kişileri bile düşündürecek bir hızda kameranın yüz tanımasının yapılması ve milyonlarca görsel içerisinden eşleştirip kapıyı açması Fegan'ı düşündürmüş olacak ki bunu da Jetblue'ya sorunca konuşmanın geri kalanında Jetblue yetkilileri süreci anlayabilmesi amacıyla bir kaç link bırakıp konuyu orada bırakmışlar.
Buzzfeed tarafından 11 Mart günü yayınlanan habere göre ABD, 2021 yılına kadar en büyük 20 havalimanında biometrik giriş-çıkış sistemini Trump'ın emriyle yerine getirmek için çalışmalara başlamış. Görünüşe göre ilk uygulamalar çok kısa süre içerisinde tamamlanmış. Fakat Buzzfeed'in paylaştığı yazıda yer alan 346 sayfalık özel dosyaya göre havalimanlarıyla ve havayolu firmalarıyla yapılacak olan anlaşmaların detaylarına dair hiç bir şey henüz belirlenmiş değil. Firmaların bu verileri nasıl kullanacağı ve sınırlarının neler olacağına dair hiç bir detayın yer almaması da her her hafta yolculuk yapan ABD vatandaşları da dahil 100 milyon uluslararası yolcunun kişisel haklarını ihlal etmek anlamına geliyor.
Fegan'ın başından geçenlerden yola çıkarsak sadece bir kaç saniye içerisinde bir yolcu için kapının açılması sağlanabilmiş durumda. Peki bu verilerin kaynağı ne? Buzzfeed yetkilileri özel haberlerinde yetkililere bu soruyu da sorduklarını belirtmişler fakat bir cevap alamamışlar. Hangi teknoloji şirketleri bu çalışmada yer alıyor, ne gibi veriler sağlanıyor, bireyler bu konuyla ilgili nerede, ne zaman, nasıl bir "izin veriyor" gibi hiç bir detay bilinmiyor.
Hepimiz cevapları içten içe biliyoruz aslında fakat dile getirmek istemiyoruz.
Çin'de ve Amerika'da yüz tanıma ve dolayısıyla kameralar aracılığıyla gerçek zamanlı olarak kişileri takip edebilme gücü bana Person of Interest dizisini hatırlatıyor. Yıllar önce izlediğimde oldukça heyecanlandığım bu dizinin adım adım gerçekleşiyor olması bende artık heycan değil de tedirginlik uyandırmaya başlıyor...
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap