Yaklaşık 130 yıl önce Alman mucit Andreas Flocken, Bavyera'daki küçük bir kasaba olan Coburg'da dikkat çeken bir prototip üzerinde çalışıyordu. Flocken, dünyanın ilk elektrikli otomobili olarak nitelendirilen bir araç inşa etmek üzereydi. Bu araç, çoğunlukla ahşap kullanılarak üretildi ve 900 kilo ağırlığındaki bir taşıma arabası gibi tasarlandı. Saatte, maksimum dokuz mil hızla ilerleyebiliyordu.
Daha sonra 1888'de Andreas Flocken, yeni icat ettiği elektrikli araç ile ilk test sürüşüne başladı ve başarılı oldu. Araç, iki buçuk saatlik bir yolculuktan sonra, Coburg'un 16 mil doğusundaki Redwitz köyüne gitmek üzereyken bir anda durdu. Aracın aküsü sürekli olarak su gücü ile şarj edilmiş olsa da bundan sonra bir daha çalışmadı.
130 yıllık sorun devam ediyor
Aradan geçen 130 yıla rağmen Almanya, elektrikli araç pillerinde sorun yaşamaya devam ediyor.
Bu yılın ilerleyen dönemlerinde Audi, Tesla'nın performansına ve menziline ayak uydurabilecek bir elektrikli araç satmayı planlıyor. Mercedes, Volkswagen ve BMW ise özellikle lüks otomobiller söz konusu olduğunda teknolojik liderliği yeniden kazanmak isteyecekleri için bu hamleleri takip edecektir diyebiliriz. Ancak bu firmalar bile batarya söz konusu olduğunda Çin, Kore veya Japonya'ya bağlı olmaya devam ediyorlar. Görüldüğü gibi Almanya'nın otomotiv endüstrisi, son derece ihtiyaç duyulan bileşenleri 130 yıl sonra bile inşa edemiyor.
2015 yılına kadar Daimler, Saksonya eyaleti Kamenz'de bir pil hücresi fabrikası işletti. Orijinal plan, diğer Alman otomobil üreticilerini ortak olarak kazanmaktı. Birlikte, işlerini kârlı hale getirecek kadar büyük miktarlarda üretebilirlerdi ama bu işe yaramadı. Üretim miktarları düşük kaldı, maliyetler yüksek kaldı ve 2014'ün sonunda Daimler fabrikayı kapatacağını açıkladı. Üstelik bundan sonra, Angela Merkel'in gerginleşmesi dışında birkaç yıl boyunca pek bir gelişme yaşanmadı.
Tedarikçiler Avrupa'daki şirketler olmadığı için Alman başbakanının ve hükümetinin, ülkenin en önemli endüstrisinin kalıcı olarak yabancı tedarikçilere bağımlı olmasından korktuğunu söylemek mümkün. Çünkü Almanya daha önce kamu ihalelerinin verilmesi söz konusu olduğunda, Çin'in politik hesaplarından kaynaklanan dezavantajları yaşamıştı. Merkel'in Mart 2018'de oluşturduğu yeni hükümeti, konuyu koalisyon anlaşmasına dahil ederek gündemine aldı ama yine de herhangi bir sonuca varılmadı.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap