Teknolojinin efsane isimlerinden çocuklarına internet kısıtlaması getiren Steve Jobs ve Bill Gates'in ardından Tim Cook da yeğenini sosyal medyada görmek istemediğine dair açıklamalarıyla gündeme geldi. Cuma günü bir okulda konuşma yapan Cook, yeğeninin sosyal medyayı kullanmasını istemediğini söyledi ve ardından okullarda teknoloji kısıtlamasına gidilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Basında yer alan konuşmasında Tim Cook: "Benim bir çocuğum yok fakat bazı sınırlamalar getirdiğim bir yeğenim var. İzin vermeyeceğim bazı şeyler var, onların bir sosyal ağda olmasını istemiyorum." dedi. Aşırı kullanıma inanmadığını ifade eden Tim Cook şöyle devam etti: "Sosyal ağları her zaman kullandığınızda başarılı olduğumuzu söyleyen bir insan değilim... Onlara üye bile olmuyorum."
Apple gibi şirketlerin yıllarca ürünlerini okullara satmak için uğraştığını düşündüğümüzde Tim Cook'un bazı zamanlar sınıfta iPad bulunmasına gerek olmadığını söylemesi ise oldukça ilgi çekici. Bu konuda Tim Cook: "Hala hakkında konuşmak ve anlamak istediğiniz kavramlar var. Edebiyat dersinde teknolojiyi kullanmaya çok ihtiyacınız olduğunu düşünüyor muyum? Muhtemelen hayır." sözlerini sarf etti.
Aslına bakarsanız Tim Cook'a hak vermemek elde değil. Zira şimdiye kadar yapılan bir çok araştırma depresyon ve sosyal ağların ilişkili olduğunu gösteriyor. Örneğin ABD'deki Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü’nün araştırmasında sosyal medyada geçirilen sürenin artmasıyla beraber depresyonun da tetiklendiğini görülüyor.
Bir diğer örnek ise Birleşik Krallık’taki Royal Society for Public Health tarafından yapılan araştırma. Bu araştırmada Instagram genç insanların akıl sağlığına en çok zarar veren uygulama olarak belirlendi. Geçtiğimiz günlerde Facebook'ta pasif olmanın kendinizi kötü hissetmenize yol açtığı ortaya çıkarken, günde 3 saatten akıllı telefon kullanan çocukların intihar eğilimine sahip olabileceği öne sürüldü. Sekizinci sınıfa gidenler arasında sosyal medyanın sık kullanımının ise depresyon riskini yüzde 27 artırdığı ifade ediliyor.
Eski Facebook Başkaını Sean Parker'ın ve Eski Facebook yöneticisi Chamath Palihapitiya'nın yaptığı açıklamaları düşündüğümüzde bu araştırma sonuçları oldukça normal. Parker Facebook için: "Çocukların beynine neler olduğunu ancak Tanrı bilir" açıklamasını yaparken, Palihapitiya tüm sosyal ağları kastederek: “Kısa sürede oluşturduğumuz dopamine dayalı geri bildirim döngüleri toplumun işleyişini yok ediyor. Bu küresel bir sorundur.” ifadesini kullanmıştı.
Bir teknoloji şirketi olarak Apple'ın da çok masum olduğunu söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde şirketin iki ana hissedarı Jana Partners LLC ve California State Teachers' Retirement System, bir açık mektup paylaşarak çocuklarda iPhone bağımlılığı geliştiğini belirtti. Mektupta Apple'ın bu konuda önlem alarak diğer teknoloji şirketlerine örnek olması gerektiğini ifade eden hissedarlar, şirketin bu konuda harekete geçmesini sağladı.
Bu arada iPod ve iPhone'un yaratıcısı Tony Fadell, sadece çocukların değil yetişkinlerinde bu bağımlılığa sahip olduğunu belirten bir tweet flood'u yayınladı. Fadell, Apple dahil olmak üzere tüm teknoloji şirketlerinin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini vurguladı.
Adults are addicts - not only kids! & Google needs to help! Apple investors worried about smartphone addiction https://t.co/1SC0tXXchM @WSJ
— Tony Fadell (@tfadell) January 8, 2018
Şirketler ve eski üreticiler arasında son zamanlard giderek popülerleşen bu günah çıkarma trendi daha ne kadar sürecek bilmiyoruz. Ancak sadece çocukların değil tüm teknoloji tüketicilerinin bilinçlenmesi ve kendilerine tüketimi sınırlaması getirmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçek.