Güneş enerjisi ve enerji depolama üzerine araştırmalar yürüten GTM Research, 2018 yılı itibari ile güneş panellerinin üretebileceği enerji kapasitesinin nükleer enerji tesislerinin üretim kapasitesini geçeceğini açıkladı.
Yapılan araştırmalar bu yönde olsa da bunun aslında buz dağının görünen yüzü olduğunu belirtmekte fayda var. Nükleer enerji tesisleri 7 gün 24 saat çalışan sistemler olması dolayısıyla bir bakıma performansının en üst seviyesinde hizmet veriyor. Güneş enerjisi panelleri ise her ne kadar "kapasite" olarak nükleer enerji santrallerini geçecek olsa da üretim tamamen güneş temelli olduğu için kapasitenin tamamı kullanılamıyor. Yani bulutlu günler ve geceleri enerji üretimi çok düşüyor ve/veya hiç yapılamıyor. Bu da kapasiteyi olumsuz etkiliyor.
Yapılan araştırmalara göre dünya üzerindeki güneş panellerinin kurulumu bu hızla devam ederse -ki artan bir ivme söz konusu- 2017 yılı tamamlandığında güneş panelleri enerji üretim kapasitesi olarak tarihte ilk defa nükleer enerji santrallerini geride bırakmış olacak. Oldukça büyük bir kilometre taşı da böylece geride bırakılmış olacak.
Nükleer enerji santralleri enerji üretimini uzun bir süre daha domine etmeye devam edecek gibi görünüyor çünkü dünya genelinde enerji üreten nükleer santraller ortalama 2,476,671 gw/s enerji üretimi yapıyor. Bu da genel enerji üretiminin neredeyse yüzde 11'ine eşit.
Güneş panelleri aracılığıyla güneşten elde edilen enerji ise şu anda 375,000 gw/s enerji üretimi yapıyor. Aradaki fark devasa bir boyutta olsa da güneş panelleri dünyasındaki hızlı büyüme ile bu fark beklenenden çok daha kısa sürede kapanacak gibi görünüyor.
Güneş paneli üretimi ve kurulum süreçlerinin iyileşmesi ve en önemlisi de üretim maliyetlerinin düşmesi, nükleer enerji gibi maliyetli, tehlikeli ve uzun zaman alan inşaat projelerine olan ilgiyi her geçen yıl azaltıyor. Temiz enerjiye doğru değişen bir ivmenin olması oldukça umut verici.