İndoora, Türkiye'de iç mekan navigasyonu alanında küresel iddiaya sahip nadir girişimlerden biri. Yaklaşık üç yıl önce faaliyete başlayan İndoora son olarak geçtiğimiz Temmuz'da Hamburg’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde teknoloji sağlayıcısı olarak yer aldı. 2 günlük etkinlikte 5 binden fazla kullanıcıya ulaşan Indoora, fuar merkezleri odaklanması sayesinde 2016 yılını ciro bazında yüzde yüz büyümeyle kapattı. Girişim, bu yıl yurt içinde ve yurt dışında başta sağlık olmak üzere farklı sektörlere odaklanarak cirosunu dörde katlamayı hedefliyor.
Sabancı Üniversitesi mezunu, birbirini uzun süredir tanıyan ve öncesinde farklı şirket ve projelerde birlikte yer almış Emrah Deniz Kunt, Görkem Erinç, Oktar Özgen ve Ahmet Teoman Naskali tarafından kurulan İndoora, faaliyetlerine 2014 son çeyrekte başladı. Bugün yedi kişilik bir ekibe sahip İndoora, teknolojisinin Türkiye'de rakipsiz olduğunu düşünüyor ve bu güvenle iddiasını küresel pazara taşıyor. İndoora'nın kurucu ortaklarından Emrah Deniz Kunt ile girişimi tanımayanlar ve gelecek planlarını merak edenler için bir röportaj yaptık:
Teknolojik altyapınızdan ve geliştirme sürecinden bahseder misin?
Kullandığımız teknolojinin temelleri Görkem’in Kaliforniya Üniversitesi’ndeki akademik çalışmalarına dayanıyor. O yıllarda, Görkem acil durumlarda ve felaket senaryolarında polis ve itfaiye gibi birimlere yardım etmek üzere kullanılan robotların bina içerisindeki konumlarının tespiti ve otonom olarak hareket edebilmesini sağlayacak bir sistem üzerine çalışıyordu. Geliştirilen sistemin konumlama hassasiyeti konusunda üstünlük sağladığı rakiplerinden biri olan WiFiSLAM’in Apple’a 20 milyon dolara satılması haberinden sonra Indoora’nın kurulması fikri ortaya çıktı. Bunu Amerika’da kurmak yerine Türkiye’de hayata geçirmeyi ve tersine beyin göçünü desteklemeye karar vererek İstanbul’da çalışmalarımıza başladık. Şirketin kuruluşundan bu yana üç TÜBİTAK desteği alarak, robotlar için dizayn edilen bu sistemi son kullanıcıların akıllı cep telefonlarında kullanılabilecekleri hale getirmek için uzun bir Ar-Ge süreci geçirdik. Kurucularının hepsinin bilgisayar ve mekatronik alanında doktoralı olması ve çalışanlarımızın bu konudaki deneyimleri bu Ar-Ge sürecini sorunsuz atlatmamızı sağladı. Bulut sunucu platformu, Android ve iOS SDK’ları ile birlikte 1.5 milyon satırın üzerinde kod yazarak teknolojinin tamamını kendi bünyemizde geliştirdik ve teknolojinin tüm testlerini 2016 yılı ortasında tamamladık.
Ne kadar kişiye ulaştınız? Kullanıcılarınızdan/müşterilerinizden bahseder misin biraz?
İç mekan konumlama teknolojileri; fuar merkezleri, havaalanları, AVM’ler, hastaneler, stadyumlar gibi birçok farklı tipte mekanda kullanılabiliyor. Bu alanlarda hizmet veren mobil uygulamaların teknolojimizi rahatlıkla entegre etmesi için çözümümüzü SDK (Android & iOS) olarak sunuyoruz.
2016 yılında Tüyap Fuar Merkezi ile çalışmaya başladık. Yerli ve yabancı farklı teknoloji firmalarının da katıldığı 6 aylık demo sürecinden sonra Tüyap, İndoora teknolojisinde karar kıldı ve 3 yıllık sözleşme imzaladık. Yine bizim tarafımızdan geliştirilen MyTüyap uygulaması üzerinden Tüyap Fuar Merkezi’nde düzenlenen tüm fuarlarda İndoora teknoloji ve servisleri fuar ziyaretçilerine sunuluyor. Şimdiye kadar 12 fuarda aktif olarak kullanıldı ve 16 binden fazla kullanıcısı bulunuyor.
2017 yılı başında navigasyon teknolojisinin Türkiye’de stadyumlardaki ilk uygulaması olarak, Vodafone Park Stadyumu’na kurulum yaptık. Yakın gelecekte servislerimizin çeşitli uygulamalara entegre edilmesi yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Temmuz ayında teknoloji ve servislerimiz Hamburg’da düzenlenen G20 Zirvesi’nin resmi uygulaması olan G20 Compass aracılığıyla tüm katılımcılara sunuldu. Zirvenin düzenlendiği Hamburg Fuar Merkezi’ne teknoloji altyapımızı kurduk. G20 tarihinde ilk defa böyle bir teknoloji kullanıldı. 2 günlük etkinlikte 5000’in üzerinde kullanıcı teknolojiyi aktif olarak kullandı.
Öte yandan teknoloji entegratörleriyle de ortak çalışmalarımız bulunuyor. Almanya’da teknolojimizi ürünlerinin altyapısında kullanmak isteyen 4 farklı yazılım firması ile, SDK entegrasyonu çalışmalarımız devam ediyor.
Bunun dışında teknolojimiz Almanya’da Porsche Digital Labs’de çeşitli projelerde, Türkiye’de savunma sanayinde VR gözlüklerle müttefiklerin konumlarının gösterilmesi gibi uygulamalarda kullanılıyor.
Peki iç mekan navigasyonu alanındaki rakiplerinizden nasıl ayrışıyorsunuz?
Öncelikle kendimizi karşılaştırma şansı bulduğumuz çoğu iç mekan konumlama şirketinden daha iyi bir konumlama doğruluğuna sahip olduğumuzu gördük. Tüyap Fuar Merkezi konumlama projesi kapsamında 3 ayrı şirketin teknolojisiyle yan yana karşılaştırıldık ve teknolojimiz daha çok beğenildiği için Tüyap bizimle çalışmayı seçti.
Önemli bir avantajımız hem Wi-fi hem de Bluetooth sinyallerini kullanarak konumlama yapabilmemiz. Wifi bazlı konumlama teknolojisinin binada var olan altyapıyı kullanabildiği için herhangi bir donanım kurulumu gerektirmemesi gibi bir avantajı var. Fakat Wi-fi bazlı konumlama sadece Android telefonlarda verilebiliyor. Apple'ın işletim sistemi seviyesindeki kısıtlamaları yüzünden iOS cihazlarda Wi-fi bazlı konumlama yapmak mümkün değil. Bu yüzden hem Android hem iOS cihazlarda konumlama yapabilmek için, daha çok Bluetooth bazlı çözümler üzerinde duruyoruz. Bunun için bina içine Beacon adı verilen Bluetooth vericilerini kurmamız gerekiyor.
Beacon bazlı konumlama teknolojimiz herhangi bir beacon markasına veya modeline bağımlı değil. Her markadan beaconlarla çalışabiliyoruz. Örneğin mekan sahibi daha önceden beacon kurulumu yaptıysa, aynı beaconları kullanarak konumlama servisi sağlayabiliyoruz.
Çözümümüzü hem Android hem iOS platformları için SDK olarak sunuyoruz. Böylece herhangi bir mekan sahibi yada uygulama geliştirici teknolojimizi rahatlıkla kendi uygulamasına entegre edebiliyor. SDK'mız konumlama, navigasyon ve harita modüllerinden oluşuyor. Bunun yanında müşteriye konum bazlı mesajlar tanımlayabileceği, ziyaretçi analitiklerini görebileceği web tabanlı bir kontrol paneli veriyoruz. Yani müşterinin ihtiyacı olan tüm servisler tek bir paket içinde sunuluyor. Bu sadece konumlama servisi verebilen şirketlere oranla büyük bir avantaj.
Harita arayüzleri müşterilerin en çok özelleştirmek istediği yer olduğu için, arayüzlerimizi tamamıyla özelleştirilebilir yaptık. Her müşteri kendi kurumsal renklerini, haritalarını, ikonlarını kullanabiliyor.
Önemli özelliklerimizden bir tanesi de sistemi en zorlu mimarilerde test etmiş olmamız. Çoğu konumlama firması 3 metrelik tavanlara sahip mekanlarda sistemlerini test edip, iyi bir sisteme sahip olduklarını ilan ediyor. Fakat beaconların kurulduğu tavan yükseklikleri 15 metrelere ulaşınca, konumlama yapmak çok daha zor bir probleme dönüşüyor. Aynı şekilde çelik konstrüksiyon binalarda çok fazla manyetik anomali oluyor ve bu alanlar telefonların pusulasında büyük sapmalara neden olabiliyor. Bu tarz sapmalar konumlama kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Bu tip binalarda doğru konumlama yapmak için ekstra manyetik anomali algılama algoritmaları geliştirmek gerekiyor. Bizim teknolojimiz tavan yükseklikleri 15 metre civarı olan Tüyap Fuar Merkezi'nde ve çelik konstrüksiyonlu Vodafone Park Stadyumu'nda kullanılıyor. Yani olabilecek en zor mimarilerde başarıyla çalışan sistemler kurduk.
Beacon mecburiyeti, proje kurulum ve bakım maliyetlerini arttıran bir durum. Ayrıca mekan sahipleri mekanlarının dekorasyonunu gereğinden fazla beacon kurarak bozmak istemiyorlar. Bu sebeple konumlama hassasiyetini düşürmeden, beacon sayısını düşürme konusunda çalışmalar yaptık. Olabilecek en az sayıda beacon kurulumu yapıyoruz. Türkiye'deki bazı şirketlerin alışveriş merkezlerinde her dükkanın önüne bir beacon koyarak konumlama yaptığına şahit olduk. Bu kesinlikle gereksiz ve pahalı bir yaklaşım. Biz çok daha az beacon kullanarak yüksek konumlama hassasiyeti sağlayabiliyoruz. Aynı metrekare alan için, Avrupa'daki en büyük rakibimizden 5 kat daha az beacon kullanıyoruz.
Apple'ın kendi iç mekan navigasyon özelliğini piyasaya sunacağı uzun zamandır konuşuluyor. Sizce bu bir tehdit mi?
Apple'ın pazara WiFi tabanlı çözümle girmesi karşısında bizim de hali hazırda Android'de çözümümüz olmasını avantaj olarak görüyoruz. Ayrıca WiFi altyapısının yeterli olmadığı mekanlar ve halka açık olmayan mekanlarda Apple'ın yaygınlaşması pek olası gözükmüyor.
Bugüne kadar yatırım ya da destek aldınız mı? Gelir modeliniz nasıl?
İndoora, teknoloji ve ürün geliştirme yönündeki tüm çalışmalarını ortakların kendi sermayesinden ve TÜBİTAK destekleriyle tamamladı. Şimdiye kadar iki TÜBİTAK projesi desteği aldık ve geçtiğimiz günlerde üçüncü projemiz de desteklenmeye başlandı. 2016 yılı son çeyreğinde firma olarak odaklandığımız sektörlerden birinde oldukça deneyimli ve İndoora’ya çok değer katacağını düşündüğümüz bir melek yatırımcıdan yatırım aldık. Bunun dışında da şimdiye kadar aktif şekilde yatırım aramadık ve almadık.
Teknoloji ve servislerimizi SaaS modeliyle mekan büyüklüğü ve kullanıcı sayısına göre aylık ya da yıllık ücretlendirme modeliyle mobil uygulama geliştiricilere sunuyoruz. Bunun dışında bazı projelerde paket çözüm de sunabiliyoruz. İç mekan konumlama pazarı aslında daha yeni yeni 2017 yılında olgunlaşıyor. Uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda 2016 yılı başında ürün ve servisleri pazara sunmaya başladık. Ar-Ge sürecinde şimdiye kadar 300 bin dolar hibe destek aldık ve yine geçtiğimiz ay 100bin dolarlık bir Ar-Ge projemiz de onaylandı.
2017 yılı ilk yarısında 2016 yılı toplam cirosunu yüzde 100 arttırdık ve 2017'yi bir önceki yıla kıyasla toplam 4 katlık bir ciro artışıyla kapatmayı hedefliyoruz. 2018 yılında pazarın daha da olgunlaşması ve Avrupa açılımımızla birlikte hedeflerimiz daha agresif.
Daha önce başarılı/başarısız bir girişiminiz oldu mu?
Emrah ve Teoman’ın Sabancı Üniversitesi’nde 2008 yılında Inovent A.Ş. ortaklığıyla kurduğu bir girişimi oldu. Yüksek lisans ve doktora çalışmaları sürecinde geliştirdikleri yüksek hassasiyetli hareket kontrol sistemlerinin ürünleştirilmesi hedefleniyordu. Ancak Türkiye’de bu alandaki üretim ve tedarikçi altyapısı öngörüldüğü ölçüde gelişmediği için faaliyetlerini durdurdular.
Görkem ve Oktar’ın kurulumunda yer aldığı Amerika’daki ilk girişimi yine mobil konumlama teknolojileri üzerineydi. National Science Foundation’dan toplamda 1 milyon dolara yakın aldıkları yatırım ile geliştirdikleri teknolojinin fikri mülkiyet haklarının bu alanda faaliyet gösteren büyük bir şirkete satılması sonrası Türkiye’ye dönerek Indoora çatısı altında benzer çözümler üretmeye başladılar.
Hedefleriniz, planlarınız neler?
2015 yılında Sabancı Üniversitesi SUCOOL programına katıldık. 2016 yazında Londra ve Berlin Startupbootcamp hızlandırma programlarından davet aldık ve iki programa da başvurduk. Dünya çapında yaklaşık 300’e yakın girişimin başvurduğu her iki programdan da kabul aldık ve uzun değerlendirmeler sonucunda Berlin’de karar kıldık. Kasım 2016’da mezun olduğumuz hızlandırma programı sonrasında ilk yurt dışı ofisimizi Berlin’de açtık.
Teknolojimizin dünya standartlarında bir kalitede olduğuna inanıyoruz. Şimdiye kadar yaptığımız projeler ve aldığımız geri bildirimler de bunu destekliyor. Bu yüzden öncelikli hedefimiz yurt dışı görünürlüğümüzü arttırmak.
Bunun yanında, iç mekan konumlama teknolojisinin kullanılabileceği diğer sektörlere giriş yapmaya çalışıyoruz. Örneğin, yurt içinde ve dışında hastanelerde personel ve demirbaş takibi için kullanılmak üzerine bir sistem geliştiriyoruz. Yakında bu ürünümüzü de piyasaya süreceğiz.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap