Silikon Vadisi ABD'de girişimciliğin merkezi olarak öne çıksa da Amerikan üniversiteleri hem verdiği akademik eğitimle hem de girişimci vizyonlarıyla Vadi'yi besleyen başat aktörlerden biri. Larry Page & Sergey Brin gibi akademik kariyere önem verenlerden Bill Gates, Steve Jobs ve Mark Zuckerberg gibi "üniversite kaçkın"larına kadar tüm önemli girişimcilerin gittikleri üniversitelerden önemli şeyler öğrendiklerini söyleyebiliriz. Günümüzde üniversitelerin girişimciliğe etkisi azalmış olsa da bu durum üniversitelerin öldüğü anlamına gelmiyor, sadece şekilde değiştiriyorlar.
Türkiye'ye baktığımızda ise gözleri ufuklarda olması beklenen üniversitelerimizin halen girişimcilik vizyonuna sıkı sıkıya sarıldığı söylenemez. Birkaç üniversitemiz bu konuda elinden geleni yapmaya çalışsa da bu üniversitelerin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Diğer yandan son on yılda sayıları hızla artan teknoparklar ve girişim hızlandırma merkezlerinin potansiyeli umut vadediyor. Şu anda üniversite tercihi yapmak üzere olan gençler bu bilgileri kolaylıkla bulabilir, biz ise bu yazıda girişimci olmayı veya gelecekte internet sektöründe çalışmayı düşünen gençlerin üniversite ve bölüm seçerken nelere dikkat etmesi gerektiğini masaya yatırıyoruz.
Türkiye'de başarılı çıkış yapan altı girişimciden aldığımız yanıtlar üniversite seçiminin ve eğitiminin girişimcilik ruhunu ne kadar etkilediğini ve gençlerin üniversitede girişimcilik adına neler yapabileceğine dair güzel bilgiler sunuyor. Üniversite tercihi yapacak girişimci adaylarına faydalı olması dileklerimizle....
Alper Akcan - Mikro Ödeme kurucusu, Wirecard Türkiye CEO'su
Girişimcilik, belli bir takım birikimlere sahip olunması gereken bir olgu. Öncelikle multidisipliner olmak gerekiyor. Girişimci her konuda bilgi sahibi olmalı. Örneğin, teknoloji işinde ise -ki konumuz internet girişimciliği, teknoloji bilmeli, internet bilmeli, trendleri bilmeli, takip etmeli ve daha önemlisi ön görebilmeli. Bunlar tabi ki ilk anda akla gelen konular. Ama bunların dışında pazarlama bilmeli - ürününü, servisin, en uygun maliyetle pazara sunacak, finans bilmeli -şirketini karlı hale getirmek temel görevi, insan kaynakları bilmeli -küçük de olsa ekip oluşturacak, yönetecek, proje yönetimi bilmeli, optimizasyon bilmeli vs vs… Yazılımcı olması şart değil, ama kodlama bilmesi, kendisi kod yazmasa bile büyük avantaj olur, en azından neyi nasıl yaptırabileceğini bilmesi açısından.
Tüm bunlara bakınca, mühendislik üzerine işletme bilgisi (MBA veya kendini seçmeli derslerde lisans seviyede çok iyi geliştirerek), ideal senaryo gibi geliyor. Mutlaka bilgisayar mühendisliği, gibi bir mühendislik olması gerekmez, analitik düşünme yeteneği ve mühendisliğin temelleri tüm bölümler için aynı.
"Asıl önemli olan üniversite seçimi"
Asıl önemli olan üniversite seçimi; girişimciliğe hizmet eden, bunun kıymetini bilen ve öğrencilerini bu konuda destekleyen/donanım kazandıran üniversiteler çok kıymetli. Ben Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun oldum, sonrasında Bilgi Üniversitesi’nde MBA yaptım. İki okul da girişimcilik konusunda aktif ve destekleyici okullar. Ayrıca girişimcinin esnek zamanlara ihtiyacı oluyor. Okulun bu konuda da çok sıkı bir okul olmaması önemli. Yani her gün sabah 9’dan akşam 5’e kadar derste olmak zorunda olan bir öğrenci, girişimci olabilmek için çalışmalarını ne zaman yapabilir ki? Son olarak da üniversitenin seçmeli dersler konusunda esnek ve geniş seçenekli olması çok önemli. Universitedeyken, bölümümle hiç ilgisi olmayan, psikoloji, sosyoloji, teknoloji ve bilim tarihi gibi bir çok ders almıştım, basılarına kayıt bile olmadan sadece ders dinlemek için katılmıştım ve çok büyük faydasını gördüm.
Üniversite seçiminin bir diğer önemi de, ki bence diğerlerinden bir miktar daha önemli, sunduğu sosyal ortam ve ilişki fırsatları (networking). Girişimcilik yolunda yanınında hep bir takım insanlara ihtiyaç duyuyorsunuz. Esinleneceğiniz, destek alacağınız, danışacağınız ve etkileneceğiniz birileri. Bu çoğu zaman öğrenci arkadaşlarınız, bazen de akademisyenler (hocalarınız, asistanlar vb.) olabiliyor. Okulun kültürü, geçmişi ve ortamı bu ne kadar açıksa, sizin de başarı şansınız o kadar artıyor. Kampüs yaşamı bu konuda ayrıca önemli bir değer. Düşünsenize, 7x24 iletişim halinde olabildiğiniz insanlarla bir arada olmak, haftasonu aklınıza gelen soruyu sormak için bir sonraki pazartesi mesai saatini beklememek, ne büyük bir şans...
"Toplama bilgisayar satarak girişimciliğe adım attım"
Ben üniversitedeki ilk yılımda ilk bilgisayarımı aldım, internetle ilk defa okulun bilgi işlem merkezinde tanıştım, (browserlar öncesi dönem), ertesi yıl içerisinde evden ilk internet erişimimi gerçekleştirdim (ISP’lerin olmadığı, sadece akademisyenlerin erişebildiği hatlar üzerinden) ve böylelikle internet ve bilgisayarları hayatımın merkezine koymuş oldum. İkinci yılımda baktım çok fazla bilgisayarlaşma ihtiyacı var, herkes bilgisayar almak istiyor ama markalı bilgisayarlara alternatif OEM bilgisayarlar hem çok uygun, hem de daha kolay erişilebilir, bir şirket kurup OEM, (o zamanki adıyla toplama) bilgisayar satmaya başladım. Önceleri evden yaptığım bir işti, sonrasında bu iş oldukça büyüdü, ofis açtım, ihalelere katılıp üniversitelere bilgisayarlar ve sistemler satmaya başladım. İlk girişimcilik hikayem de özetle böyle gelişti.
Erdem Yurdanur - Maçkolik kurucu ortağı
İnternet girişimcisi olmayı hedefleyen gençlere bilgisayar mühendisliği bölümünü tavsiye ederim. Mühendislik eğitimi yanında çok iyi yabancı dil eğitimi almalarını da öneririm. Ben aslında ana dilde eğitimin daha doğru olduğuna inanıyorum ama özellikle İngilizce'nin de internet sektöründe çalışacak bir kişi için çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. Üniversite seçimi yaparken, sosyal olanakların genişliğine, öğretim kadrosunun ne kadar özgür düşünceye açık ve kaliteli insanlardan oluştuğuna bakmalarını öneririm. Artık bilgiye her yerden ulaşılabildiğini düşünürsek, en önemli kriterin network geliştirebileceğin üniversitelerde okumanın büyük bir avantajı olacaktır.
"Girişimcilik ruhunun gelişmesi için uygun ortama ihtiyaç var"
Girişimcilik ruhu belki insanın içinde var olan bir özelliktir ama uygun bir ortam bulursa gelişebilir diye düşünüyorum. O yüzden sınırsız düşünmeye açık bir üniversite ortamı, dünyadaki diğer üniversitelerle, özel sektörle iyi ilişkileri olan üniversiteler bu anlamda çok olumlu etki yapabilirler. Girişimcilik diploma sahibi olmakla elde edinilen bir özellik değildir. O yüzden olabildiğince farklı insan tanıyabileceğiniz, kültürel, sosyal, siyasi, felsefi yönlerinizi de geliştirebileceğiniz bir ortam seçmeye çalışın derim. Çünkü bir girişimci sadece mühendislik eğitimi ile yetinemez.
"Üniversiteye nasıl girdiğiniz ve çıktığınız değil, okurken neler yaptığınız önemli"
Ben Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne 1985 yılında en yüksek puanlı 4. öğrenci olarak girdim. 1990 yılında sanırım sondan 4. olarak mezun oldum. Mesleki eğitimimden daha çok sosyal ve kültürel yönümü geliştirmeye odaklandım, çünkü küçük bir şehir olan Uşak'tan Uşak Lisesi mezunu olarak gelmiştim ve bu yönden çok eksik olduğumu hissettim. O zamanlar internet de yoktu, bir çok şeyle hayatımda ilk defa üniversitede karşılaştım. O yüzden derslere hep geçecek kadar zaman ayırdım, ama hemen her konuda okumaya başladım, herkesle sohbet edip bir şeyler öğrenmeye çalıştım, sinema, tiyatro, konferanslar zamanımın büyük bir bölümünü alıyordu. Zaten burs alıyordum, lise öğrencilerine de ders vererek babamdan para almadan okudum. Sonuçta kişisel gelişimime ayırdığım bir süre oldu üniversite yıllarım ve bu sonraki yıllarda çok işime yaradı. Okul başarısı ile meslek hayatındaki başarı arasında doğrusal bir ilişki olmadığının ispatıyımdır diye düşünüyorum.
Fatih İşbecer - Pozitron kurucu ortağı, Monitise Americas Başkanı
Ülkemizde üniversite ve bölüm seçimi en zor konulardan biri. Sınav sisteminin zorlukları ve yüksek talep iyi bölümlere girmeyi oldukça zorlaştırıyor. O nedenle ileride her ne yapacak olursa olsun gençlerin imkan dahilinde puanlarına uygun, müfredatına ayak uydurabilecekleri ve erişebilecekleri en iyi bölümü seçmeleri önemli bir konu.
Üniversite eğitimi her zaman bire bir olarak girişimciliğe ya da yeni teknolojilere hazırlamasa da analitik düşünmeyi öğretmesi, iş hayatının temel prensiplerini aktarması ya da mühendislik özelinde temel teknik bilgileri kazanabilmek açısından oldukça kritik. Girişimciler arasında sıklıkla örnekler verilen son derece başarılı bazı girişimcilerin dünyanın en iyi üniversitelerini mezun olmadan bırakmaları ile hiç üniversiteye gitmemenin farklı olduğunu en başta tespit etmek ve imkan dahilinde üniversite eğitimini başarıyla sonuçlandırmaya odaklanmak lazım.
Hangi bölümlerin seçilmesi gerektiği ise elbette kişinin kendi tercihidir. Bu konuda herkesin yorumu farklı olsa da ben bugüne kadarki çalışma hayatımda aşağıdaki rollerin son derece kritik olduğunu ve bu rolleri doldurabilecek kişilerin bizzat girişimci olmasalar da gerek girişimlerde gerek kurumsallaşmış firmalarda kritik noktalara gelebileceğini düşünüyorum.
- Finans her işletmenin en önemli kalemlerinden biridir. Nakit akışı, karlılık, maliyet analizi gibi konularda hatasız ve hızlı bilgi akışı bir işletmenin olmazsa olmazıdır. Finans ve iş yönetimi eğitimi veren bölümler kişiye tüm iş hayatı boyunca fayda sağlayacaktır.
- Hukuk. Tedarikçilerle, müşterilerle ve işin aslında bir işletmenin diğer tüm işletmelerle olan ilişkilerini mevcut hukuk sisteminde kurgulamak ve bunları yönetmek için kurumlarda her zaman iyi avukatlara ihtiyaç vardır.
- Proje yönetimi, ürün geliştirme, yazılım geliştirme gibi her türlü mühendislik hizmetinin piyasa koşullarına uygun ve iyi şekilde yapılabilmesi için kurulması gereken teknik ekipler işletmelerin üretim bacağıdır ve bu alanlar için üniversitelerin mühendislik fakültelerinde alınan eğitim ve disiplin çok kritiktir.
- Tasarım artık her türlü ürün ve hizmetin rekabette farklılaşmasını sağlayan en önemli kalemdir. Tasarım ekiplerinin her türlü kurumda önemi ve rolü güden güne artmaktadır. Bu alanda eğitim görmek kişinin bireysel yeteneği ile de birleşirse iş hayatında güzel fırsatlar çıkartacaktır.
"Üniversitelerin girişimciliğe önem vermeye başlaması sevindirici"
Benim üniversite eğitimi gördüğüm yıllar girişimcilik kavramı müfredatta yer almayan ve bu alana yönelen insanların da pek teşvik edilmediği bir dönemdi. O nedenle İTÜ’nün kendimi geliştirmem ve mühendislik eğitimimde kazandırdığı teknik bilgiler dışında girişimci ruhuma bir katkısı olmamıştı. Fakat girişimimi kurduktan sonra İTÜ’de gördüklerimin çok faydasını gördüm. Ancak son yıllarda bu durum oldukça değişti; artık üniversiteler girişimcilik alanına da eğiliyor ve bu yönde programlarla, sundukları desteklerle mensuplarına çok yardımcı oluyorlar. Tahminim üniversitelerin bu desteklerinin olumlu çıktılarını Türk girişimcilik ekosisteminde günden güne daha çok göreceğiz.
"Üniversite kurduğunuz hayalleri gerçekleştirdiğiniz yer olabilir"
Ben ilk girişimimi üniversite sıralarındayken aynı bölümde okuduğum bir grup arkadaşım ile birlikte başlatmıştım. O yıllarda (1995 – 2000) ilginç bir şekilde İTÜ’de hemen hemen her masada farklı alanlardaki (yazılım, internet, Telekom, donanım vb) girişim fikirleri konuşulurdu. Amerika’da internetin ilk dalgası diye adlandırılan bu dönemin bizim üniversitemizde de öğrenciler arasında izlerini görebiliyorduk. Özellikle dial-up dahi olsa bireysel kullanıcılara internet aboneliğinin satışına başlanması, günden güne ucuzlayan bilgisayar ve benzeri donanım fiyatları o dönemde hepimizi bir şekilde internet ve yazılım alanına ilgi göstermeye teşvik etti. Nitekim aynı kantinden birçok farklı internet, telekom ve yazılım girişimleri çıktı ve bir kısmı da son derece başarılı oldu. Ben de ilk girişimimden kazandığım tecrübe ile 2000 yılında gene bir grup üniversite arkadaşımla yazılım geliştirme alanında faaliyet göstermek üzere Pozitron’u kurdum ve belki de kaderin bir cilvesi olarak 2010 yılında İTÜ’nün bahçesine Arı Teknokent’e ofis açarak firmayı kurmaya karar verdiğimiz yerden birkaç yüz metre ileride yazılım alanında başarılı bir girişime imza atmış oldum.
Melih Ödemiş - YemekSepeti kurucu ortağı ve CTO'su
Üniversite seçecek gençler çevre anlamında gençleri bu yönde zenginleştirebilecek, uluslararası alanda iyi ilişkileri olan okulları düşünmeliler. Girişimcilik demek cesaret ve özgüven demek; yaratıcılık, sıradışı düşünebilmek demek. O yüzden bu tip düşünce tarzını ve aktiviteleri barındıran ve teşvik eden üniversiteleri tercih etmeleri iyi olur.
Bölüm seçerken de yaratıcılığı teşvik eden bölümler onların girişimcilik kaslarının gelişmesini sağlayacaktır. Özellikle internet sektöründen bahsediyorsak teknoloji bu işin en önemli unsurlarından biri. O yüzden programcılık yeteneklerini geliştirebilecekleri bölümler kesinlikle gençlere rekabet avantaki sağlayacaktır.
"Üniversite seçimi, girişimci bir takım kurmak için çok önemli"
Üniversite seçimi ve eğitimi girişimcilik ruhunu kesinlikle önemli ölçüde etkiler. Çünkü bir gencin, yetişkin olarak yepyeni bir ortama girdiği ve kendisi gibi birçok yeniliğe açık gençle tanıştığı bir ortamda, girişimciliğin ne kadar anlatıldığı, özendirildiği, iyi ya da kötü örnekler çıktığı, o gencin hayatında bu yönde çok ciddi etkiler yaratacaktır. Biz girişimlerden bahsederken hem ilk sıraya takımın önemini koyuyoruz. Gençler, gelecekteki ortaklarını veya birlikte çalışacakları insanları çok büyük ihtimalle gidecekleri üniversite ortamında tanıyacaklar. Üniversite ortamı onların birlikte cesurca denemeler yapabildiği bir ortam ise birbirlerini gelecekteki maceralar için daha iyi tanıma ve test etme fırsatı bulurlar. Eğitim kısmında ise etkinin daha kısıtlı olduğunu düşünüyorum. İyi bir eğitim olmazsa olmaz, ancak girişimcilik ruhunun aşılanmasından bahsediyorsak ortamdan ve çevreden bahsediyoruz demektir.
"İlk proje satışımı üniversitede yaptım"
Ben Bilgisayar Mühendisliği okudum 95-99 yılları arasında. Bu yıllar internetin Dünya'da ve Türkiye'de ciddi anlamda kullanılmaya başlandığı ve internet girişimlerinin özellikle Amerika'da parlamaya başladığı yıllar. Özellikle de yazılımlar sayesinde internette dünyayı değiştirebilecek işler yapabilmenin mümkün olduğunu gözlemledim. Bu sayede yazılım ve teknolojiye daha da sıkı sarıldım. Üçüncü sınıfta, yazılım mühendisliği dersinde, ilk büyük grup projemizde bugünkü Biletix'in bir benzerini yaptık. Baktık gayet iyi oldu, o zamanın büyük sinema zincirlerinden birine gidip anlattık, kullanın dedik, ama ikna edemedik. Daha sonra bölüm bitirme projesi olarak döşemelik kumaş üreticilerinin kullanabilecekleri bir yazılım yaptık. Projeyi yaparken piyasadaki iyi bilinen bir şirket ile birlikte çalıştık. Proje bitince de yazılımı onlara sattık. Ben sonrasında yazılımı diğer kumaş şirketlerine de satmaya çalıştım ama konsantre olup üzerine eğilemediğim için çok başarılı olamadım. Bu tecrübelerle mezun olduktan sonra da Yemeksepeti.com'u hayata geçirme cesaretini gösterebildim.
Nevzat Aydın - YemekSepeti kurucu ortağı ve CEO'su
Girişimci olmayı veya internet girişimlerinin bir parçası olmayı düşünen gençlerin özgüvenlerini artırıcı, vizyonlarını geliştirebilecekleri, networklerini oluşturabilecekleri ve yaratıcılıklarını köreltmeyecek bir üniversite ve bölüm seçmelerini tavsiye ediyorum.
Üniversite, girişimcilik ruhunu son derece etkileyen bir yapı. Ben hep girişimci ruha sahip bir karakterdim ancak Boğaziçi Üniversitesi'nde okumamış olsaydım Yemeksepeti.com vizyonu ve başarısı ile ortaya çıkabileceğimi hiç zannetmiyorum. Üniversitede her anımı değerlendirmeye çalıştım. Bir çok organizasyonlara, klüplere katılıp arkadaş ağımı geliştirdim. Daha o yaşta 700 kişiyi Selanik'e U2 konserine götürmem dün gibi aklımda. Yeni üniversite öğrencisi adaylarına da üniversitede mümkün olduğu kadar aktif olmalarını öneririm.
Tolga Tatari - Markafoni kurucu ortağı
Üniversiteler, iyi bir ekip kurmak için çok önemli. İnternet sektöründe bir girişim yapacaklara tavsiyem bilgisayar mühendisliği, yazılım, görsel iletişim tasarımı gibi bölümleri olan üniversiteleri tercih etmeleri ve kendileri bu bölümlerden birinde okumayacaklarsa sosyalleşmeyi akademik başarıdan daha fazla önemsemeleri.
"Üniversite girişimcilik ruhunu etkilemez"
18 yaşına bastığım gün ilk şirketimi kurdum. Üniversiteyi sadece kısa dönem askerlik için tamamladım. Üniversite hayatım boyunca çalıştım. Okulu bitirdiğimde (9 sene sürdü) 15 kişinin çalıştığı bir yazılım şirketim vardı. Ben üniversite seçiminin ve alınan eğitimin girişimcilik ruhunu etkilemediğine inanıyorum. Üniversitede konusunda uzman olan eğitmenler çoğunlukla işinde iyi ama risk almaktan kaçınan, maddi başarıya aç olmayan profillerden oluştuğu için bu konuda doğru bir yönlendirme yapılamadığını düşünüyorum. İstisnaların kaideyi bozmadığını ve bu yanıtlarımın Türkiye özelinde olduğunu da eklemeliyim.