Geçtiğimiz günlerde ABD ulusal istihbarat birimi yöneticilerinden James Clapper'ın istihbarat servislerinin akıllı cihazlardan faydalanabileceğini söylemesi nesnelerin interneti ve kişisel gizlilik tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
NSA'in büyük sosyal ağ izlemesi, Samsung'un akıllı televizyon kullanıcı sözleşmesine eklediği ortam dinlemesine dair maddeler ve Chrome'un izinsiz ortam dinlemesi yapması aslında bu günlere ışık tutan önemli gelişmelerdi. Keza Chrome'un izinsiz ortam dinlemesi yapmasını o gün akıllı cihazların hayatımızdaki yeri yeniden sorgulansa da teknoloji şirketleri her zaman kullanıcı odaklı olmakla kendilerini savunmakta ısrarcı. İstihbarat servisleri ise işleri gereği (?) ulusal güvenliği tehdit edebilecek her konuda bilgi toplama eğiliminde ve bunun internete bağlı her cihaza kadar uzanacağını söylemekten çekinmiyor.
James Clapper sözlerini hatırlayacak olursak;
'Gelecekte istihbarat servisleri kimlik tanımlama, gözetleme, izleme, konum tespiti ve işe alım için hedefleme amacıyla internete bağlı her nesneyi kullanabilir.'
Yani bundan 5 yıl önce konum tabanlı servislerin yükseldiği günlerde bahsettiğim endişeleri bu gün akıllı ev ürünleri ve giyilebilir akıllı cihazlar için aynen, hatta daha geniş bir şekilde yenilemek mümkün.
Bir kaç örnek vermek gerekirse, Fitbit, Dropcam gibi servislerin verileri çeşitli davalarda delil olarak talep edilmiş durumda. Eskiden Windows üzerinden açık web kameralarını gözetleme işi günümüzde daha kapsamlı bir hal aldı. Evinizdeki casus çocuğunuzun internete bağlı oyuncak bebeği bile olabilir.
In case you are wondering what "smart" - as in "smart city" or "smart home" - means:
Surveillance
Marketed
As
Revolutionary
Technology— Evgeny Morozov (@evgenymorozov) February 1, 2016
Kısacası internet bağlantılı cihazların sayısının artışıyla dinlenme olasılığımız arasında doğrusal bir orantı var. Çünkü internetin sızabildiği her delikten istihbarat servislerinin ve keza siber korsanların sızması mümkün.
Amazon Echo gibi ev içi akıllı asistanlar, akıllı televizyonlar son dönemin yeni gözdeleri. Ancak görünen o ki hem teknolojinin hayatı kolaylaştırma misyonundan faydalanmak hem de bu riskleri kabullenmekten başka bir lüksümüz yok. Geçtiğimiz günlerde Android'in metin-ses çeviricisini kullanmak istediğimde gördüğüm aşağıdaki uyarılar da bunun en basit göstergesi.
Belki de Eric Schmidt haklıydı; kötü bir şey yapmıyorsak neden endişeleniyoruz ki?
Görsel Kaynak: Shutterstock