"Facebook'ta bir fotoğrafını veya güzel bir sözü paylaşıyorsun ve insanlar beğeniyorlar. Twitter'da o an ne yapıyorsan, ne düşünüyorsan onu yazıyorsun ve beğeniyorlar. Youtube'da videonu paylaşıyorsun insanlar beğeniyor, işte MySpace vardı sesini paylaşıyordun, hatta Foursquare'de gittiğin yeri paylaşıyorsun insanlar bunu görüyorlar, işte güzel mekan deyip beğeniyorlar. Yani sistem şöyle ilerliyor. Sen sürekli kendinle ilgili bir şeyi, fotoğrafını, videonu, gittiğin yeri paylaşıyorsun, seni takip edenler, arkadaşların bunu görüp beğeniyorlar ve beğendikçe bu bizim çok hoşumuza gidiyor. Daha fazla nasıl beğendirebiliriz diye paylaşmaya başlıyoruz. Dolayısıyla biz de şunu sorduk: Sen daha fazla kendinle ilgili neyi paylaşabilirsin, insanlar daha fazla ne beğenebilirler ve bu sistem nasıl işlemeye devam eder? Buradan da bizim geldiğimiz nokta: TheGardrobe. TheGardrobe giyiminin, stilinin, tarzının paylaşıldığı bir sosyal ağ projesi. Yani insanları olanlardan farklı bir ortak noktada, giyinmeleri ortak noktasında birleştiren bir proje."
TheGardrobe girişimini sanırım en iyi anlatan bu girişteki sözler, TheGardrobe kurucu ortaklarından Eren Zeybek'e ait. TOBB ETÜ Kuluçka Merkezi çıkışlı bir girişim olan TheGardrobe; Eren Zeybek ve Osman Eren Özdil tarafından kurulmuş. Üzerinde yaklaşık 1 yıldır çalışılan proje, geçtiğimiz hafta içinde herkese açık olarak yayın hayatına başladı diyebiliriz.
Herkes evden çıkmadan önce aynaya bakar!
Lokasyon bazlı olarak giydiğiniz kıyafetleri paylaştığınız TheGardrobe'da diğer üyeleri takip edebilir, başkalarının giydiği kıyafetleri beğenebilir, yorum yapabilir ve kendi gardrobunuzu online'a taşıyabilirsiniz. Ayrıca kıyafetlerin markalarını da etiketleyebildiğiniz TheGardrobe ile çeşitli kategorilerde -'özel gün', 'yolculuk', 'soğuk havalar', 'rahat bir şeyler' gibi- insanların ne gibi giyim tercihleri yaptıklarına bakarak kendiniz için tavsiye alabilmeniz de mümkün.
TheGardrobe'u moda blog'u olarak değil de, giyim üzerine lokasyon bazlı bir sosyal ağ olarak konumlandırmaya çalıştıklarının önemle altını çizen kurucu ortaklar; bir erkeğin kolay kolay moda blog'larını takip etmeyeceğini ama 'üzerindeki gömlek sana çok yakışmış' denildiğinde büyük oranda bunun hoşuna gideceğini belirtiriyor ve TheGardrobe'un geniş bir kullanıcı kitlesini hedeflediğini söylüyor.
Şimdilik sadece web sitesi üzerinden kullanıcılarına ulaşan girişim, 2 ay içinde Android, hemen sonrasındaysa iOS uygulamasını yayınlamayı hedefliyor. Gelir modeli olarak özel anlaşmalar yaparak markalara platform içinde özel bir sayfa oluşturma imkanı vermeyi seçen TheGardrobe, kuşkusuz henüz yolun çok başında. Fikir olarak -özellikle Türkiye'yi düşündüğümüzde- iyi bir boşluğu/pazarı hedeflediğini söyleyebileceğimiz TheGardrobe'un özellikle kullanıcı deneyimi noktasında aşması gereken bazı problemler var. Bu arada girişimin şimdiden önemli markalarla yukarıda bahsettiğimiz doğrultuda görüşmeye başladığını ve markaların tepkilerinin de ilk etapta olumlu olduğunu ekleyelim.
Mobil platformlarda da muhakkak yer alması gereken TheGardrobe, her sosyal ağ için hayati önem taşıyan üyelik ve üyelik sonrası 'first login' aşamalarını çok daha iyi kurgulamalı gibi duruyor. Tabii her yola yeni çıkan sosyal ağda olduğu gibi içerik ve kullanıcı sayısı gibi konularda da TheGardrobe'u oldukça zorlu bir sınav bekliyor. Girişimle ilgili gelişmeleri sizlere aktarmaya devam edeceğiz.