İnternetin 25 yıl sonrası: Dijital hayallerimiz mi yoksa distopya mı?

İnternetin 25 yıl sonrası: Dijital hayallerimiz mi yoksa distopya mı?

Tam 25 yıl önce bugün Sör Tim Berners-Lee, CERN yönetimine, laboratuvardaki bilgi akışını düzenleyecek yeni bir sistem önerisi iletti. World Wide Web'in mimari ve kavramsal alt yapısını oluşturan bu önerinin ardından, Berners-Lee sistem için geliştirdiği kodu 1990 yılının Noel günü bütün dünyanın kullanımına açtı.

Biz dünyalılar için bugün internet dediğimiz ağa erişimimizi kolaylaştıran tarihi adımlardan biri bu oldu. İnternet bir fikir olarak 25 yıl önce bugün doğdu.

Geçen süreyi düşününce bundan sonrasını sormadan edemiyor insan: Bir 25 yıl daha internetle geçse, dünya nasıl bir yer olur acaba? New York Times'ın Science yazarı John Markoff, bu sorunun cevabını şöyle veriyor: "Telefonu açtığınızda annenizin ya da yakın bir arkadaşınızın sesini duyarsınız ama aslında konuştuğunuz, sosyal mühendislik amaçlı kötü amaçlı bir yazılımdır. Nasıl bir gelecek öngörüyorum? Temelde bir internet ütopisti olarak başlasam da (John Betty Barlow gibi), daha sonra  mikroişlemcinin ortaya çıkardığı teknik ve sosyal güçlerin, çok distopik ve aynı zamanda  son derece eşitiz bir dünya potansiyeli taşıdığını fark ettim. Kendimi çoğu zaman şunu düşünürken buluyorum, 'Daha iyi olacağını kim söyledi?'"

Alıntı, internetin "icadının" 25'inci yılında Pew Research Center'ın Elon University Imagining the Internet Project ortaklığıyla yayımladığı  Digital Life in 2025 araştırmasındaki onlarca ön görüden biri. Pew'in Future of the Internet serisinin bir bölümünü oluşturan Digital Life in 2025, internet konusunda belki de dünyanın en yetkin 2 bin 558  akademisyen ve çalışanından alınan görüşleri kapsıyor. Araştırmada 2025 yılında nasıl bir dijital hayat yaşayacağımıza dair güçlü ve bir o kadar ilginç senaryolar var.

Digital Life in 2025'te, MIT'den, Harvard'a NASA'dan Google'a oldukça farklı kurumların üst düzey çalışanlarının ön görüleriyle 2025'in dijital resmine ilişkin 15 farklı tez sunuluyor. Araştırmada bu ön görülerin matematiksel bir modellemesini sunmuyor, öne çıkan görüşleri doğrudan kişilerden alıntılıyor. Söz konusu gelecek olunca hem ütopik hem distopik senaryolar üretiliyor. Bunlar arasından kısa bir derleme yapınca şu ön görülerle karşılaştık:

İnternet görünmez olacak. Yani tıpkı elektrik gibi, daha az görünen ama hayatımızın daha çok içinde olan internetin akışını çoğunlukla makineler düzenleyecek. University of Southern California’s Information Sciences Institute Direktörü Joe Touch: "Birşey için internete bakmayacağız, zaten online olacağız ve sadece bakacağız" diyor.

"Ubernet"in yaygınlaşmasıyla birlikte ülkeler arasındaki sınırlar anlamsızlaşacak. Şu anki ulus devletlerin kontrol edemediği, farklı ortak çıkarlar etrafında birleşen yeni "ulus" lar ortaya çıkacak. Salesforce.com'dan JP Rangaswami,"İnsalığın bugün yüzleştiği sorunlar, politik sınırlarla veya ekonomik sistemler konurarak çözülemez" diyor. Rangaswami, bulaşıcı hastalıklardan kıtlığa, küresel ısınmadan obeziteye kadar bizi bekleyen sorunların ulus devletlerden daha geniş katılımlarla çözülebileceğini düşünüyor.

Erişim, sistemler ve prensipler yeniden müzakere edilecek. Tek bir internet yerini "internetler"e bırakacak. Yazar ve futürist David Brin: "Birçok internet olacak. Birden fazla yere girebilmek için alt benlikler atamamız gerekecek" diyor.

Bernerd-Lee'nin modeli

İnternetin imkan sağladığı bir eğitim devrimi gerçekleşecek, eğitim binalarına ve öğretmenler için daha az para harcanacak. Google Baş Ekonomisti Hal Varian: "En büyük etki, bilginin evrensel erişimi olacak. Dünyanın en zeki insanı Hindistan ya da Çin'de bir yastığa gömülmüş biri bile olabilir. Ucuz mobil cihazlara ve Khan Academy gibi eğitsel araçlara herkes erişebilecek" diyor.

Bu gibi iyimser tahminler geleceği yapay zeka, artırılmış gerçeklik, ve daha bağlantılı toplumlar etrafında şekillendiriyor. Bir de bardağın boş tarafını gören uzmanlar var. Onlara göre, sosyal medya insanlar arasındaki sınıfsal ayrımları daha görünür hale getirmesi gibi etkiler nedeniyle gelecek daha fazla çatışmaya ve şiddete gebe. Bununla birlikte internetin verdiği gücü bugün olduğu gibi kötüye kullanaların sayısı ve bunun karşılığında devletlerin baskısı da artacak. Devletler politik ve sosyal kontrol için interneti daha etkili bir biçimde kullanıyor olacaklar. İnsanlar, kolaylık ve anlık kazanımları gizliliğe tercih edecekler. Gizlilik yalnızca üst sınıfların erişebildiği bir lüks olacak.

Araştırmada guruların ön görülerine de ayrıca yer veriliyor. City University of New York Tow-Knight Center for Entrepreneurial Journalism direktörü Jeff Jarvis, Gutenberg'in hayaletinin geri geleceğini tahmin ediyor. Eğer interneti matbaa gibi düşünürsek, 1472 yılındayız ve henüz onun hayatımıza getirdiği etkiyi fark edemiyoruz. London's Observer köşe yazarı John Naughton da bu fikirde, Gutenberg'in matbaasının Reform ve Aydınlanma'ya yaptığına benzer etkiler bekleyebiliriz internetten diyor Naughton ve ekliyor: "Martin Luther bugün kapımızı dövse, biz onu tanımayabiliriz".

Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu ise şüphesiz onu bugünden yapmaya koyulmak. Araştırmanın birkaç tavsiyesinden biri de bu. İnternet hukuku uzmanı Robert Cannon uyarıyor, aksi takdirde kendimizi Aldous Huxley'nin "Cesur Yeni Dünya" sındaki gibi bir dünyada bulmamız işten bile değil.

Digital in 2025 raporunda daha onlarca farklı ön görü var. En iyisi raporun tamamını buradan inceleyin. İlginç bulduğunuz noktaları yorumlarınızla paylaşabilir ya da kendi ön görülerinizi ekleyebilirsiniz. Sahiden bir 25 yıl sonra internetle hayat bugün olduğu kadar "güzel" olacak mı?

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.