İnternet, gündelik yaşamlarımızda kullandığımız pek çok servisin daha hızlı, daha ucuz ve daha verimli hale gelmesini sağladı. Bu yüzden de internete bağlı olan cihazlara ilgi artıyor ve kullanım oranları hızla yükseliyor. Akıllı telefonlar, tabletler bu furyanın başını çekenler arasında. Onlardan hemen sonra gelen ise TV’ler.
Her ne kadar akıllı TV’lerin henüz yeterince akıllı olmadığına dair eleştiriler devam ediyor olsa da, kullanıcıların internet bağlantısına sahip TV’lere olan taleplerinde gözle görülür bir artış var. 2013 yılına kadar dünya çapında 380 milyon civarında internet bağlantısını destekleyen TV’nin satılmış olduğu söyleniyor.
Ve görünüşe göre bu daha sadece bir başlangıç…
İnternete bağlı TV’ler 2015’te öne geçecek
BI tarafından yayınlanan araştırmaya göre 2015 yılında dünya çapında internet bağlantısına sahip TV’lerin satışları, normal TV’leri geride bırakacak. Fakat bunun nedeni toplam TV satışlarında beklenen artış değil. 2015 yılına gelinde küresel TV pazarının sadece yüzde 1,7 artması bekleniyor.
Fakat 2015’te, 2013 yılına göre internet bağlantısına sahip TV’lerin satış oranı yüzde 65 oranında artacak. Bu sayede de dünya çapındaki internetli TV’ye sahip hane sayısı normal TV’ye sahip evlerin sayısını geçecek.
İnternete bağlı TV’ler sadece internet erişimi sağlayanlar ve uygulama çalıştıranlar olarak ikiye ayrılıyor. Şu anda sadece internet erişimi sağlayan TV’ler çoğunlukta fakat yakın gelecekte fiyatların da düşmesi ile birlikte uygulama çalıştırabilen akıllı TV’lerin sayısının daha fazla artması bekleniyor.
Uygulama geliştirici ve bağımsız yayıncılar için büyük fırsatlar
Bu da ortaya iki potansiyel çıkartıyor. Birincisi artık uygulama geliştiriciler için ortada ciddi bir akıllı TV pazarı oluşmuş olacak. Bu sayede akıllı TV’ler üzerinden uygulama içi satışlar veya reklam gelirleri ile kazanç elde edebilmenin yolları açılmış olacak.
Diğer yandan ise yayıncılar internet bağlantısı sayesinde artık daha farklı bir yayın kanalına kavuşmuş olacaklar. Eskiden sadece bilgisayar ve mobil cihazlar üzerinden izleyici kitlelerine ulaşabilen bağımsız video yayıncıları bu sayede oturma odalarına girmeye başlayacak ve dev yayın kuruluşları ile rekabet şansları artacak.
Dev yayın kuruluşları ise var olan yapılarını, daha ucuz ve daha çeşitli dağıtım kanallarına adapte etmek zorunda kalacaklar. Her ne kadar gelecek bağımsız yayıncılar için daha güzel görünüyor olsa da, geleneksel yayıncılar bu yeni akımı yakalayabildikleri noktada, var olan bilgi birikimi ve güçlerini kanalize ederek bağımsız yayıncılara göre avatajlarını sürdürebilirler.