RSS okuyucuların yerini FriendFeed, Twitter gibi servisler mi alıyor diye bir düşünce yayılıyor şu günlerde. TechCrunchIT'de konuyla ilgili olarak Steve Gillmor da bir yazı yazmış. Bunun üzerine biraz düşünmek lazım gibi geldi ve fikirlerimi paylaşmak istedim.
Öncelikle Türk internet kullanıcıları açısından RSS kültürü zaten tam olarak yerleşmemiş olsa bile, sonuçta farkında olarak ya da olmayarak Facebook içinden bile benzer yöntemlerle oluşmuş içerikler takip ediliyor. Ancak üst düzey kullanıcılar tarafında FriendFeed ve Twitter gibi servislerin varlığı gerçekten de Google Reader başta olmak üzere bilimum RSS okuyucuların pabucunu dama atmak üzere diyebiliriz.
Bu konuyu biraz derinleştirmek için bazı veriler üzerinden gidelim. Webrazzi istatistiklerine göre FriendFeed üzerinden gelen ziyaretler toplamın %4.53'ü seviyesinde. Twitter ise Webrazzi trafiğinin %0.83'ünü sağlıyor. Bunların yanında Google Reader'dan sağlanan trafik ise toplam trafiğin %1.12'si seviyesinde.
Şimdi bu tabloya bakıldığında FriendFeed'in Google Reader'dan daha güçlü olduğu fikri uyanabilir ancak şunu unutmamak gerekiyor. Webrazzi'nin 3700'e yakın RSS abonesi sayısı varken, abonelerin büyük bölümü tüm içeriği alabildiği servisler üzerinden bizi takip ediyor. Yani aslında siteye gelmelerine çok da gerek kalmıyor.
Aşağıda Webrazzi'nin RSS takipçilerinin servis seçimi bazında dağılımını görebilirsiniz. Google'ın bu dağılımdaki üstünlüğünü, e-posta aboneleri takip etmektedir. Yani, her iki kategorideki kişiler de Webrazzi'de çıkan bir yazının tamamını RSS üzerinden takip edebilir durumdalar ve siteye gelmelerine çok da gerek yok. Bu yönden düşündüğümüzde aslında FriendFeed ve Twitter gibi servisler üzerinden Webrazzi'yi takip eden kişilerin siteye yönlenmesinin aslında çok da yüksek oranda olmadığını görebiliyoruz. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki, çok büyük olasılıkla bu servislerden gelenler ayrıca RSS ile de Webrazzi'ye abone olmuş durumdadırlar.
Kendi adıma konuşmam gerekirse benim açımdan henüz FriendFeed ya da Twitter gibi servisler RSS okuyucumun yani Google Reader'ın yerini almış değiller, hatta yakınından bile geçemezler. Çünkü ilgi alanınız kapsamında eğer belirli içeriklere ulaşmak istiyorsanız ve detaylı makale beklentiniz varsa, bunu ancak içeriğin tamamına ulaşarak elde edebilirsiniz ki benim için durum böyle.
Ancak ne olup ne bitiyor haberlerini alıp, hap bilgiye ulaşmak istiyorsanız, bu durumda mikro-blog ve aktivite takip servisleri ihtiyacı bir ölçüde karşılayabilir. Tüketim toplumlarında büyük olasılıkla bu yönde bir analizle RSS okuyucuların sonunun geldiğinin düşünülmesi genele vurularak varsayılabilir.
Sonuç olarak toplum geneli itibariyle mikro-blog kültürü ve bu tür servislerin aktivite takibine dayalı RSS entegrasyonları Google Reader gibi okuyucuların popülaritesini ve kullanım sıklığını düşürecektir. Ancak bu durum için önlemler alınabilir. Özellikle Google gibi şirketler Google Reader gibi servislerine sadece tek taraflı içerik takibi değil, paylaşım kültürünü yerleştirerek buradan oluşacak kayıpları önleyebilirler ki servisin gelişimi zaten bu yönde devam ediyor.
Görünen o ki tüketim kültürü internet içeriğine de yansıyor ve "fast food" gibi "fast content" yaklaşımı hayatımıza giriyor, tercihleri değiştiriyor. Açıkcası sanıyorum ki ben uzun bir süre daha "fast content" yerine önüme tabakta gelen ve her türlü garnitüre sahip içeriği tercih edeceğim... Sizin tarafta son durum nedir?