Salı günü ABD'de seçim günü. Yaklaşık 2 yıllık bir kampanya sürecinin sonunda ABD yeni başkanını Salı günü seçiyor. Çok büyük bir sürpriz olmazsa, Demokrat parti adayı 47 yaşındaki Illinois Senatörü Barack Obama, Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk Afro-Amerikan başkanı olacak. Obama, kampanya sürecinde web üzerinden kampanyasını örgütledi, mesajının ve görüşlerinin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı ve çok ciddi miktarlarda bağış topladı.
Hatta Twitter, MySpace, Facebook gibi sosyal ağ siteleri üzerinden geniş kitlelerin politikaya katılımını sağladı ve kendisine çoğunluğu gençlerden kurulu bir gönüllüler ordusu yarattı. Ama belki de en önemlisi, Obama ve ekibi her yaptıklarını Twitter üzerinden paylaşarak, Facebook ve MySpace sayfalarında kullanıcılarla tartışmalara girerek, onların sorularını yanıtlayarak, YouTube üzerinden tüm kampanya videolarını yayınlarak ve diğer Web 2.0 servislerini etkin bir şekilde kullanarak şeffaf ve katılımcı bir politik hareket yaratmayı başardılar.
Genel olarak bakıldığında Web 2.0 teknolojileri ve sosyal ağlar, 2008 başkanlık seçimlerinin gerçek anlamda bir internet ve sosyal medya seçimine donüşmesini sağladı. Web 2.0 servislerinin etkin kullanımının bir sonucu olarak bu seçim belki de ABD tarihinin katılım oranı en yüksek seçimi olacak. PEW İnternet'in yayınladığı rapor sosyal medyanın ve Web 2.0'nin seçimlerdeki önemini ortaya koyuyor. Bu rakamlara göre Amerika halkının %46'sı seçimleri İnternet aracılığı ile takip ediyor. Özellikle iki noktada önemli rakamlar görmekteyiz. Bunlardan ilki internet üzerinden izlenen video oranları. PEW rakamalarına göre Amerikalıların %35'i YouTube ve benzeri platformlardan seçim ile ilgili videolar izliyor ve kampanyaların YouTube kanallarını takip ediyor.
Bir diğer önemli rakam ise sosyal ağların kullanım oranı. Amerika halkının %10'nu MySpace ve Facebook gibi sitelerden seçimle ilgili bilgiler alıyor ve kendi görüşlerini bu platformlarda diğerleriyle paylaşıyor. Amerika'da 30 yaş altındaki internet kullanıcılarının üçte ikisi bir sosyal ağ üyesi ve bu grubun yarısı bu sitelerden kampanyalar hakkında bilgileri takip ederek kendi politik görüşlerini ve düşüncelerini başkalarıyla tartışıyor. Bütün bunların yanında belki de partiler için en önemlisi Amerikalıların %6'sının İnternet üzerinden destekledikleri adaylara bağış yapmış olmaları.
Önümüzdeki dönemde sosyal medyanın politika üzerindeki etkisinin çok daha artacağını düşünüyorum. Umarım ülkemiz de bundan payına düşeni alır.