Yabancı yatırımcılar, son beş senede Türkiye oyun sektörüne 2,4 milyar dolar yatırım yaptı. Bir taraftan pandemiden olumlu etkilenen oyun sektörüne tüketicinin ilgisi arttı. Bu da oyun şirketlerinde istihdam ihtiyacını ortaya çıkardı. Bu doğrultuda Türk yapımı ilk MMOFPS oyunu olan Zula, farklı departmanlarda görevlendirilmek üzere yaklaşık 20 kişiyi ekibe dahil etti. InGame Group Genel Müdürü İlker Ergen, görüşmeleri eskiden yapıldığı gibi 2-3 aşamalı, farklı olarak online ortamda gerçekleştirildiğini anlatıyor ve ekliyor: "Online görüşmelere başladıktan sonra biraz daha kritik pozisyonlar için case çalışmalarına ağırlık verdiler. Bunun da çok faydasını gördük."
Daha fazla adayı değerlendirme şansı...
Online mülakatlarla süreçlerin bazı durumlarda zorlaştığını söyleyen Ergen sözlerine şöyle devam ediyor: "Başvuru yapan adayla yüz yüze konuşamamak, vücut dilini anlayamamak değerlendirme yapmada bir eksiklik doğuruyor. Sürecin bir başka olumsuz getirisi de iyi şirketlerde ve pozisyonlarda olan donanımlı kişilerin iş arayışından vazgeçmeleri oldu. Bunun nedeni, pandeminin getirdiği onboarding zorlukları ve bu kişilerin gelecek kaygısının daha ağır basmasıyla konfor alanlarından çıkma riskini almayıp mevcut işlerini korumayı tercih etmeleri. Diğer yandan sürecin olumlu tarafı da zaman ve mekan sınırlamasından bağımsız hale gelmek oldu. Görüşmelerin online ortamda gerçekleşmesi, bu süreçte çok daha fazla adayı görme ve değerlendirme şansı getirdi."
Mühendislik eğitimi almış biri olarak her geçen yıl mezun olan öğrencileri gördükçe kalitenin azaldığını gözlemlediğini belirten Ergen, "Ama bir yandan da artık geleneksel eğitim modellerinin de kapasitesinin bu kadar olduğunu düşünüyorum. Ülke olarak ilköğretime çok daha fazla yatırım yapmalıyız. Eğer bir çocuğa araştırmayı, kendini eğitmeyi, sormayı, sorgulamayı öğretirsek, çok daha yaratıcı ve başarılı bireyler haline geleceklerdir. Artık bu çağda elinizdeki cep telefonunu kullanarak öğrenemeyeceğiniz şey kalmadı. O yüzden benim gözümde üniversitelerin gittikçe önemi azaldı açıkçası etiketten çok da fazla bir anlam taşımamaya başladı. Üniversiteler de belki yapısal olarak değişmeli ve artık daha çok gençlerin var olan tutkularını geliştirecekleri, profesyonelleştirecekleri yerlere dönüşmeli" diye konuşuyor.
Ona göre tam da bu noktada Z Kuşağı diye adlandırılan gençlerin hayatlarına bir amaç katmak en önemli öncelikleri. Bunu neden böyle düşündüğünü ise şöyle anlatıyor: "Şirketinizin bir hikayesi, amacı ve onun etrafında kenetlenmiş core bir grubu yoksa, hemen gidebiliyorlar. Bir de sosyal medyanın kötü bir etkisi olarak odakları çok çabuk dağılıp, daha herhangi bir şeyi tam ya da yeteri kadar yapmadan sıkılma eğiliminde oluyorlar. Çocuk yetiştiriyorsanız biliyorsunuzdur. Youtube’da “30 saniyede şunu yapıverdim” başlıklı videoları izleyen bir çocuk, 30 saniyede yapılan şeyin gerçekte beceri ve yıllar süren çalışma gerektirdiğinin farkında olmuyor. Sonra kendi deneyip başarısız olduğunda da çabalayıp öğrenmeye çalışmak yerine o konudan uzaklaşma psikolojisine giriyor. Çünkü o videonun hemen ardından bir sonraki sanal challenge videosunu görüyor ve anında öncekini unutuyor."
300'e yakın şirket var
Ergen, teknoloji firmalarının en çok oyun programcısı, oyun artisti, game designer, veri analisti, product manager ihtiyacı ve bu firmalar tarafından işe alınmak için başlıca kriterin yetenek ve ekip çalışmasına uygunluk olduğunu belirtiyor. Deneyimli yönetici sektördeki iş gücünün niteliği konusunda ilginç bir noktaya dikkat çekiyor. Ona göre beş yıl öncesinde oyun sektörü daha küçük ama insan kaynağı olarak çok daha kaliteli bir durumdaydı. Bunu neden böyle düşündüğünü şöyle açıklıyor: "Gerçekten sektöre gönül vermiş, “gamer” dediğimiz kişilerle çalışıyorduk. Günümüzde Türkiye’den sanıyorum 300’ü aşkın irili ufaklı game development şirketi var. Peak, Gram, Masomo gibi şirketlerin satılması çok büyük farkındalıklar yarattı. Dolayısıyla rekabet çok yüksek, yetenekli, yaratıcı insan kaynağı ise az. Başka sektörlerden yetenekli insanları oyun sektörüne kazandırma çabası da çok oluyor ama bu tarz kişilerde de başarı oranı düşüyor maalesef." Ayrıca büyük veri analizi, otomasyon, bilgisayar programlama, AR-VR, oyunlaştırma, hibrit çalışma kültürünü düzenleme, cyber security/privacy gibi alanların parlayacağını da sözlerine ekliyor.
İlker Ergen yeni adaylara mülakatlarda nelere dikkat etmesi gerektiğini ise şöyle anlatıyor: "Ne istediğinizi, niye istediğinizi, neden o role, şirkete uygun olduğunuzu iyi araştırın, bilin ve net konuşun. Mülakatta araştırmaya, öğrenmeye, kendinizi yenilemeye ve değiştirmeye açık olduğunuzun altını çizin. Artık öyle bir devinim var ki, “ben biliyorum, yaparım” değil, “çabuk adapte olurum” diyen tercih ediliyor."
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap