4129Grey'in CEO'su Alemşah Öztürk Webrazzi Dijital 2020'de Post Corona dünyasında yaratıcılık başlıklı konuşmasıyla pandmi sonrasındaki pazarlama iletişiminin nasıl olması gerektiğini paylaştı.
Konuşmanın başında 15 Mart'tan bu yana 4129Grey ekibinin evden çalıştığını belirten Öztürk, ekibin iş dönme süreciyle ilgili görüşlerini de paylaştı. Öztürk, 4129Grey ekibinin yüzde 65'inin 3 gün ev, 2 gün iş yeri olacak şekilde yüzde 20'sinin evden yüzde 15'inin ise iş yerinde çalışmak istediğini belirtti.
Konuşmasında yeni normal döneminde pazarlama ekiplerinin nelere dikkat etmesi gerektiğini aktaran Öztürk, bu noktada Covid-19 salgını döneminde değişen tüketici davranışlarına dikkat çekti.
Çin'de Ocaktan bu yana Avrupa ve ABD'de ise yaklaşık olarak Marttan bu yana insanların birbirinde uzak yaşadığını vurgulayan Öztürk, bu süreçte artan sosyal ağ kullanıcı rakamlarını da paylaştı.
Covid-19 döneminde sosyal mecralardaki yükseliş
Facebook, Instagram ve WhatsApp'ta aylık 100 milyon aktif kullanıcıya ulaşıldığını hatırlatan Öztürk, Snapchat video aramalarının yüzde 50 arttığını söyledi. Bu bağlamda HouseParty uygulamasının 50 milyon indirmeye ulaştığını belirten Öztürk, Facebook'un platforma 1 milyon aktif kullanıcı eklediğini de hatırlattı. Yılın en çok indirilen uygulamasının TikTok olduğunu ifade eden Öztürk, bu dönemde Netflix'in de yüzde 50 daha fazla izlendiğini de vurguladı.
İnsani Gerçek kavramındaki değişim
Salgınla birlikte İnsanların daha çok tükettiği bir döneme girdiğimizi söyleyen Öztürk, dijital dönüşümün hızlanmasına da dikkat çekti. İnsanların bu dönemde "kendilerini geliştirmek ve iş yapabilmek" için ya da sıkıntıdan yeni şeyler keşfettiğini söyledi. Bu noktada insanların alışkanlık geliştirmesinde genellikle 21 gün ile 66 gün arasında aynı davranışları tekrar etmesinin etkili olduğunu hatırlatan Öztürk, "karantinanın 85. günündeyiz." dedi.
Pazarlamadaki en başarılı kampanyaların önemli bir insani gerçeğe (Human Truth) dayandığını dile getiren Öztürk, karantina sürecinde insani gerçekliğin de değiştiğini vurguladı. Öztürk, insani gerçek özelinde kendini etkileyen örnekleri de sıraladı. Nike - "Just do it" ve Omo - "Kirlenmek güzeldir" örneklerini veren Öztürk, bu örnekleri detaylandırmayı da ihmal etmedi:
Nike diyor ki; her insan atlettir. Tek yapman gereken harekete geçmek. Ben de sana marka olarak ihtiyacın olan tüm araçları sağlayacağım.
İnsani gerçeğin ülke ve zamanlama olarak doğru konumlandırılmasıyla markaların zamansız markaya dönüştüğünü söyleyen Öztürk, ABD'de yaşanan olaylar esnasında #blacklivesmatter kapsamında Nike'ın attığı adımlara da dikkat çekti.
Doğru mecra ve doğru içerik
İnsani gerçekten sonra markaların dikkat etmesi gereken ikinci kuralın ise doğru mecra olduğunu söyleyen Öztürk, mümkünse yeni bir mecradan faydalanılmasını önerdi. Öztürk, kampanyalarda yaratıcılık ile dikkat çekmenin, alışveriş anına gelindiğinde tüketiciye "Bu markayı istiyorum." dedirttiğini hatırlattı.
Son da bunu doğru içerik formatı ile tüketicilere aktarmanın önemine dikkat çeken Öztürk: "Bugün için bu video, Instagram filtresi veya TikTok challenge'ı da olabili." dedi.
İnsani gerçeğin değişmesiyle birçok kavram yeniden tanımlandığını söyleyen Öztürk, bu konuyu şöyle örneklendirdi:
Bir sonraki bayram daha anlamılı olacak, çünkü insanlar bu bayramı yalnız geçirdi ve aylar sonra ilk defa aile ile birlikte olacak. Bunun gibi ilk dışarıda yenilen yemek, ilk tatil, ilk arkadaşlarla buluşma çok daha önemli olacak. Sonuçta çok uzun zamandır kapalısın ve başka bir dünyada yaşıyorsun."
Markaların salgın sürecinde yaptığı iletişimi de değerlendiren Öztürk, markaların tüketicilere önce #Evdekal dediğini sonrasında ise insanların evde yapabileceklerine dair içerik ve kaynaklar paylaştığını söyledi. Şimdi de "her şey güzel olacak" temasında iletişim yapıldığını belirten Öztürk, markaları önemli bir soru bekliyor dedi. Bu noktada Öztürk, markaların tehlikenin hala geçmediğini belirtmesi gerektiğini söyledi. Tüketicilere pandemi dünyasında olduğumuzu belirtmenin önemli olduğunu söyleyen Öztürk, markaların tüketicileri dikkatli olmaya ve mesafe kurallarına uymaya davet etmesi gerektiğini belirtti.
Markalara dünyaya ve insanlığa fayda sunmalı
Son olarak tüketicilerin, "Bu durumun yarattığı zararı karşılamak için markalar ne yapıyor?" diye soracağını söyleyen Öztürk, tüketicilerin uzun süredir "Bu markanın insanın hayatına kattığı değer ne?" diye sorduğunu söyledi.
Ürünlerin fiyat/performans ve özellik açısından birbirine yaklaştığını belirten Öztürk, tüketicilerin bir şampuan alacağı zaman artık kişisel bir hisle de hareket ettiğini vurguladı. Bu noktada eğer bir markanın dünyaya ve insanlığa faydası varsa tüketicilerin o markayı alma ihtimalinin %80 daha fazla arttığını söyledi.
Markaların Covid-19 sonrasındaki insani gerçek ve değerleri dikkate alması gerektiğini belirten Öztürk, Kantar araştırmalarından örnekler paylaşarak, kriz dönemlerinde yatırımlarını azaltmayan markalar kriz sonrası çok daha hızlı toparlandığını belirtti.
Öztürk, markaların yeni araçları ve dijitali daha çok anlamış, konseri canlı yayında izleyen, internetten bir şeyler öğrenmeyi/tüketmeyi benimsemiş bir kitle ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Üstelik her yaş grubunda bu değişimin yaşandığını da sözlerine ekledi.
Bu anlamda markalar için birçok fırsat olduğunu belirten Öztürk, "Tüm hedef kitle dijitali daha iyi kullanıyor," dedi. Tüketicilerin TikTok, AR ve VR gibi teknolojileri daha iyi anladığını, oyun oynama alışkanlıklarının arttığını, Migros ve Carefour gibi markalarda online market alışverişin %80 arttığını, tüketicilerin içerik ihtiyacı içinde olduğunu ve markaları dinlemeye hazır olduğunu söyledi.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap