Konuk yazarımız Şerafettin Özsoy, KuveytTürk Katılım Bankası'nda BT İş Sürekliliği Yöneticisi olarak görev yapıyor.
Son birkaç yıldır girişimcilik dünyasında hızlı bir fintech rüzgarı esiyor. Bu derece yoğun olmasa bile Türk start-up dünyası da bu rüzgarın etkisi altında. Bu rüzgarın arkasında ise finansal ürün ve hizmetlerin demokratikleştirilmesi, diğer start-up girişimcilik sektörlerinde rekabetin yoğunlaşması, blockchain ve yapay zeka gibi fintech’i ivmelendirecek teknolojilerin yaygınlaşmasının yattığını söyleyebiliriz. Banka ve diğer finansal kuruluşlar kendi API’lerini kullanarak yenilikçi servisler geliştirmek isteyen fintech girişimcileri için kendi API’lerine ulaşabilecek portallar geliştiriyorlar. Genellikle bunun adı API market veya API portal oluyor. Böylelikle bir fintech girişimcisi ihtiyacı olan bir API’yi kolaylıkla buradan alıp kendi uygulamasında konumlandırabiliyor.
Bankaların API Marketleri
Türkiye’de bankaların API marketleri henüz çok yaygın değil ama artış eğiliminde olduğunu söylemek mümkün. Önümüzdeki beş yıl içinde neredeyse Türkiye’deki tüm bankaların bir API marketini yayınlaması bekleniyor. İçerik olarak baktığımızda birçok banka dışarı API yayınlamakta biraz çekinceli davranıyor fakat bu alandaki rekabet arttıkça daha fazla API yayınlamak için motivasyon buluyor olacaklar. Şu an için Türkiye’de API Market sahibi bankalarımız şu şekilde: Akbank, Garanti API Store, KuveytTürk API Market, Yapıkredi API Portal.
Yabancı bankalar bu işte biraz daha cesur. Bunda özellikle birçok ülkenin bankalara belirli API’leri yayınlama zorunluluğu getirmesinin katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı bankalarda örnek olarak gösterebileceğimiz banka API Marketlerini şu şekilde sayabiliriz: BBVA API Market, Capitalone Devexchange, HSBC Developer Portal, Barclays API Store, ASB Bank API Developer Portal, Nordea Open Banking Developer Portal, Standard Chartered API portal, Danske Bank Open Banking, Deutsche Bank API Program.
Bankaların Bu işten Kazancı Nedir?
Bankaların bu işten kazancı çok belirgin; kendi kaynaklarını çok fazla kullanmadan müşteri kazanmak, müşteri derinleştirmek ve ciro arttırmak. Çünkü bankanın API’sini kullanacak bir fintech, kendi yenilikçi çözümünü kendi imkanlarıyla tanıtacak, yayacak, kullandıracak sonra da gelip ilgili bankaya kazanç sağlayacak. Başak bir ifadeyle, müşterinin kullandığı hizmetlere derinlik kazandıracak ve daha fazla hizmeti kullanan müşterinin ortalama işlem hacmi ve ürün kullanım hacmi artacak. Böylelikle bankalar hem müşteri ve ciro kazanacaklar hem bunlar için sermaye kullanmayacaklar hem de operasyonel yüke katlanmayacaklar, sadece kazanacakları gelirin bir kısmından feragat edecekler. Bu açıdan bakıldığında fintech’lerle yapılacak işbirlikleri bankalar için muhteşem bir iş modeli fırsatı sunuyor.
Bankaların API açık bankacılık modelini yaygınlaştırması, kendilerini kurumsal entegrasyonlardaki operasyon yüklerinden de kurtarıyor. Bankalar çeşitli kurumlarla hizmetlerini çeşitli nedenlerle entegre etmek durumunda. Özellikle kamu tarafında bankaların ve banka kullanıcılarının çeşitli aktivitelerinin kayıt altında tutulması ve onaylanması için kamuyla veri alışverişi yapılması gerekiyor. Veya büyük kuruluşlar ister müşterileri ister kendi çalışanları için çeşitli manuel işlemleri entegrasyon kurarak dijitalleştirmek istiyorlar.
Tüm bu nedenlerden dolayı bankaların başka bir üçüncü parti kuruluşla data alması veya vermesi gerekebiliyor. Bunları yapmak için bankalarda kurumsal entegrasyondan sorumlu birimler bulunmaktadır. Böyle bir entegrasyon yapılmak istendiğinde iki taraf arasında ciddi bir yazılım çalışması gerekmektedir. Üstelik süreçlerin standardizasyonu hem istenen seviyede olmuyor hem de her seferinde aynı uygulamalar farklı kişi ve taraflarca tekrar baştan anlatılıp, deneme-yanılmalar yapılıp ciddi bir operasyonel yük ortaya çıkıyor. İşte bu noktada standardize olmuş API’ler bankalara büyük bir kolaylık sağlayacak.
Fintech Girişimcilerinin Kazancı Nedir?
Fintech’lerin en büyük dezavantajları sermayelerinin az olması, kadrolarının sınırlı olması ve kamu tarafında düzenleyici yasal kurumların beklediği güveni sağlayabilecek bir kaynaklar bütününe ve kurumsal itibara yeterli seviyede sahip olmamaları. En nihayetinde baktığımızda fintech bir start-up , dolayısıyla bu sorunların olması çok normal. Zaten bu yeni açık bankacılık modelinde kimse fintechlerden bunu beklemiyor. Bunları önemli ölçüde bankalar temin etsin fintechler ise bu zeminin üzerinde yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirmeye odaklansın. Fintech girişimcilerinin en büyük kazancı bankaların altyapılarından yararlanarak sınırlı hizmetlerle bir nevi yeni online bankalar kurmak. Açık bankacılık modeli öncesinde devasa bir nakit sermaye ve diğer kaynaklar olmadan finans ve bankacılık alanına girme imkanı yoktu. Bu yeni iş modelinde 3-4 kişi biraya gelip küçük bir sermaye ile hızlı bir şekilde bankacılık ve finans sektörüne giriş yapabilir hale geldi. Aklınıza fintech alanında yeni bir iş modeli kurgulamak gelirse , banka API Market’lerine girerek işinize yarabilecek API’leri seçip kendinize yeni bir fintech kurmak artık çok daha hızlı ve bankaların işbirlikleri geliştirmeleri de mevzuat açısından çok daha kolay. (Pratik zorluklarına rağmen, en azından teorik olarak artık mümkün)
Gelinen Durum
İddialı çıkışlar ve bankalarla rekabete kalkışmak için büyük bir finansal yatırım desteğine ihtiyaç var, ve bu tip bir strateji maalesef Türk girişimcilik ekosistemi içerisinde yürütülmesi oldukça zor bir model. Yurtdışında Atom Bank, Monzo Bank, N26 Challenger Bank gibi örnekleri görüyoruz. Doğrudan dijital banka oluyorlar ama aldıkları yatırımlara bakınca nerdeyse bir banka kuracak kadar yatırım topladıkları gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Fintech’lerin bir anlamda bankalara rakip olduğu gerçeğini her zaman akılda tutmamakta fayda var. Dolayısıyla çok güçlü yatırım sermayesi çekememiş fintech’lerin bankalarla rekabet içine girmektense tamamlayıcı veya destekleyici alanlara odaklandığında rekabet açısından başarı şansları daha yüksek gözüküyor. Bankaları tamamlamaya örnek olarak bankaya müşteri kazandırılmasını veya kazanılmış müşterinin derinleştirilmesini veya bankaların en önemli sorunu olan “unbanked” dediğimiz bankacılık hizmetlerinden yararlanmayan kesimleri finans hizmetleri ile tanıştırmayı verebiliriz. Dolayısıyla yatırım bulma sorununun çözülemediği Türk girişimcilik ekosisteminde Türk fintech girişimcileri için bu tarz bir strateji daha güvenli bir yol olabilir.
Çeşitli yasal gereksinimler ve yüksek mali giriş bariyerleri Türkiye’den çok sayıda fintech startup’ı çıkarmayı önemli ölçüde zayıflattı. Yurtdışındaki hareketlilikte hem bankalar hem startup’lar hem de yasal mevzuat geliştiren kamu otoriteleri aynı tempoda hareket edebildiği için fintech ekosistemleri ve firmaları hızlı bir şekilde ivmelendi.
BDDK vb. kamu otoritelerinin fintech’lerde aradığı bir çok lisans var ve bu lisanslara sahip olmanın gerektirdiği mali ve yasal şartlar başka sektörlerdeki start-up gereksinimlerine göre oldukça fazla. Diğer dijital alanlardaki gibi serbest ve bariyersiz giriş doğal olarak bu sektörede yok. Ama bu lisanslar modüler şekilde olduğu için mali gücünüz çok da büyük değilse daha küçük bir lisansla , sınırlı hizmetlerle fintech sektöründe girişimci olabilirsiniz.
Ekosistemin yavaş gelişmekte olduğu düşüncesi bankalar tarafında da hissedildiği için son birkaç yıldır bankalar çeşitli hızlandırma programları, kuluçka merkezleri ve yatırım fonlarıyla yavaş yavaş girişimcilik ekosisteminde yer almaya başladılar. Ve bu programlarda fintech’lere pozitif ayrımcılık yapmaya çalışıyorlar.
Ama yine de fintech’lerin ve fintech ekosisteminin bankalardan beklediği en önemli şey içerik açısından oldukça zengin API Marketleri oluşturmaları. Unutulmamalı ki fintech’lerin geliştirecekleri servislerin ve iş modellerinin zenginliği ve yenilikçiliği bankaların onlara sunacağı zengin ve kaliteli API’lere bağlı.
İlk Yorumu yazmak ister misiniz?
Yorum Yazmak için Giriş Yap