Webrazzi Dijital'12'nin son konuşmacılarından biri Serdar Kuzuloğlu idi. Kuzuloğlu sosyal medyayı Arda Kutsal ile beraber tartışmaya açtı ve diğer konuşmacıların aksine soyut kavramlar ve davranışlarımız üzerine eğildi.
Webrazzi TV'de video olarak paylaşamayacağımız oturumu, biraz da soyut kavramlar üzerine konuşulmuş olması nedeniyle, (anlamını kaybetmemesi için) Kuzuloğlu'nun kendi cümleleriyle veriyoruz.
Arda Kutsal: Aktif olarak kullandığın sosyal medyayı bize açıklar mısın?
Serdar Kuzuloğlu: Elektronik sosyalleşme bizi farklı bir noktaya getiriyor. Önceleri sms'le kandil mesajlarını yadırgardık, şimdi farklı bir iletişim noktasındayız. Üstelik markaların bile bizimle muhabbet ettiği bir durum var.
Heteroseksüel bakışta bir erkeğin ideali kendine uygun kadına ulaşmaktır. Sosyal medya da bu beğenilerin farklı açıları ve anlamlarla dile getirildiği yer olmaya başladı. Bir şeyi beğenip beğenmeme farklı mesajlar içeriyor. Twitter'a da bu şekilde psikolojik açıdan bakıyorum. Gelecekte bu verileri anlamlandıracak bir bakış açısı kazanacağımızı düşünüyorum.
Sosyal ağlara birileriyle tanışabilme, bir gruba, bir kitleye ait olmak için giriyoruz. Sosyal medyadan önce kendimizi markalarla (ürünlerle) ifade ediyorduk. Sosyal medya ile bu 'sayfa sevme' eylemine döndü. Tabi bu 'sayfa seviciliği'nin de bir sınırı var.
Diğer yandan markalar sosyal medyadaki konuşmaların arasına giriyor. Biz insanlarla muhatap olmak için giriyoruz ama markalar antipatik bir şekilde araya giriyor. Markanın benim konuşmalarımın arasında ne işi var veya neden sevgilime dair bir anımı öğrenmek karşılığında bir şeyler sunmaya çalışıyor?
A. Kutsal: Türkiye'de Foursquare'ın en popüler mekanlarından biri Atatürk Havalimanı'nın dış hatlar bölümü. Ben de yurtdışına çıktığım zaman daha Foursquare'ı daha aktif kullandığımı itiraf ediyorum.
S. Kuzuloğlu: Eskiden MSN'de 'ne dinliyor' işlevinde görünsün diye farklı parçalar dinleyenler vardı. Bugün de bu içgüdü farklı şekilde vücut buluyor.
Sosyal medya bugün bir pazarlama platformu olarak markaların odağında ve gereksiz sorularla bizim hayatımıza giriyorlar. Facebook kredileri bizi ürkütmemek için küçük çapta ilerlediğini farkediyor olmalıyız. Bunun bir gün küresel para birimi olacağını düşünmemek için biraz sığ düşünüyor olmak lazım.
Andy Warhol'a göre popüler kültürün en güzel yanı, insanları eşitliyor olması. Zenginler de fakirlerler de aynı kolayı içtiğini görüyoruz. Günümüzde herkes başarılı olmak için, zengin olmak için koşturuyor. Olmadığımız bir kişi gibi, yaşamadığımız hayatları kurgusunu sosyal medyada yansıtabiliyoruz. Rüyalarımızı uyanıkken görebiliyoruz.
A. Kutsal: Peki mahremiyet bunun neresinde?
S. Kuzuloğlu: Mahremiyet de şekil değiştiriyor ama fazla paylaşım (overshare) ile mahremiyeti ayırmak lazım. Ben bazı konuları Twitter'da paylaşmam mesela. Ancak bu imaj dünyasında mahremiyet de yerini kaybedebiliyor. Teşhir ettiklerinizle sosyal ağların para birimi olan takipçileri kazanıyorsunuz.
Sosyal medyada markaların kendilerine gelen tepkileri reddetmesi de çok yanlış. Markaların 2 temel dürtüsü var; bilinirlik ve satış. Sosyal ağlar bunun dolambaçlı yolu. İzzet Çapa (capamag.com) markaların sosyal medyada kurması gereken iletişim için iyi bir örnek. Kendini değil, faydalı olacak içerikleri paylaşıyor.
Sosyal medya bu şekilde evrilip giderken bir gün Forrest Gump gibi yorgun düşüp, Hakan Taşıyan gibi ne yaptığımızı soracağımızı düşünüyorum.