Açıklama: İbrahim Evsan, Almanya merkezli video ve resim paylaşım sitesi Sevenload‘un kurucusudur. Odaklanma Kodu adlı kitabından derlenmiş bu yazısı konuk yazar olarak Webrazzi’de yayınlanmıştır.
Giderek daha fazla şey dijital dünyada soyutlaşıyor, sanal dünyada kayboluveriyor, bitler ve baytlara dönüşüyor.
Bu internetin beraberinde getirdiği yeni bir tehlike mi?
Eskiden pul veya bardak altlığı koleksiyonu yapanlar bugün artık müzik veya video koleksiyonu yapıyorlar. İlgi odağı olan, koleksiyonu yapılan nesne “soyutlaştıˮ; fiziki bir varlığa sahip olan pul bilgisayardaki dosyaya dönüştü. Ayrıca koleksiyoncular bugün diğer koleksiyoncularla dosyalarını bir tıklamayla değişebildiğinden bir koleksiyonun tamamlanması eskiye göre çok daha kolay hale geldi. Skype üzerinden bir dosyayı gönderivermek birçok internet kullanıcısı için artık çok olağan bir şey.
Teknolojik ilerleme resim, müzik ve video dosyalarının bundan birkaç yıl öncesiyle kıyaslandığında gerekli olan bellek yerinin çok küçük bir bölümünde saklanabilmesini sağlıyor. Dosya sıkıştırma programlarının sağladığı “jpgˮ, “mp3ˮ ve “DivXˮ gibi dosya formatları artık bir filmin orjinaliyle kıyaslandığında çok az bir kalite farkıyla normal bir CD’ye sığmasına imkân veriyor. Bu teknoloji sayesinde bugün tüm mp3 çalarlarda binlerce şarkı kaydedilebiliyor.
Bu sıkıştırma teknolojisi gittikçe hızlanan internet bağlantılarıyla birlikte dosya indirme sürelerini kısaltıyor ve müzik parçalarını, videoları ve resimleri internetten indirmeyi ve koleksiyonunu yapmayı enteresan hale getiriyor. Buna bu dosyaların normal bir DVD veya CD kopyalama yazılımı aracılığıyla dış bir bellekte saklanabilmesi ve bu cihazların herkes tarafından uzmanlık gerektirmeden kullanılabilmesi de ekleniyor. Böylece her bir bilgisayar kullanıcısı tüm dosyalarını istediği sıklıkta kopyalama ve yayma imkânına sahip. Bu tabii ki telif hakları saklı olan içerikler için de geçerli, örneğin yeni vizyona giren bir sinema filmi. Bu bağlamda internetteki dosya paylaşım programları yaygınlaştı. Bu paylaşım ağları üyelerine diğer çevrimiçi üyelerin belleklerinden istedikleri içerikleri indirme imkânı sağlıyor.
Dolayısıyla medya sektörü reklam spotları veya mahkemelerde açtığı davalarla sayısız telif hakkı ihlâliyle mücadele etmeye çalışıyor. Kazandığı başarılar ise oluşan zararı durdurmaya hiçbir şekilde yetmiyor. Tüm resim ve ses taşıyıcılarını kapsayan bir dijital telif hakları yönetimini (DRM) devreye sokma fikri de çözümden çok sorun yarattı. Bu DRM, satın alınan taşıyıcının (CD, DVD vs.) kullanımını öyle kısıtladı ki, bu kullanıcıları koruma altındaki ürünleri satın almaktan büsbütün vazgeçmek zorunda bıraktı çünkü örneğin bazı cihazlar üründeki dijital şifreyi çözemediler. Böylece yasal olarak satın alınan bir DVD’nin evdeki DVD cihazıyla izlenememesi ve üstüne üstelik bu DVD’yi değiştirme imkânının olmaması gibi durumlar yaşandı. Telif hakları ile sanatçının ürünleri üzerindeki haklarının korunması hedefleniyor ancak küresel çapta gerçekleşen telif hakkı ihlâlleriyle mücadele oldukça zor görünüyor.
Şu anda Apple ve Telekom’un kaynaklarının kombinasyonu müzik piyasası için önemli bir sinyal olabilir. Müzik sektörünün lisans hakları bu “süper hizmet sunucuları ˮ tarafından uluslararası düzeyde kapıldığında sabit fiyatlı sınırsız kullanımların ve diğer abonelik modellerinin zamanı gelecek ve mp3 parçalarının tek tek satın alınması sona erecek. Ayda 9,99 avroya her çeşit müziği dinleyebilmek ve tekrar tekrar çevrimiçi ödeme yapmak zorunda olmamak kullanıcının çok hoşuna gidecek. Bunun en iyi örneği sabit fiyatlı sınırsız müzik kullanımı ürünlerini piyasaya sürmek üzere 71 milyon dolarlık bir yatırım alan Spotify firması. Bu ürün henüz Almanya’da piyasaya sürülmedi. Başka bir hizmet sunucusunun aynı yazılım ve donanım üzerinden sabit fiyatlı sınırsız müzik kullanımının münhasır hakkına sahip olduğu bir ülkede, müzik dinlemesi mümkün olmayan herkes bu kısıtlamaya karşı ayağa kalkacaktır. Dolayısıyla abonelik ve sabit fiyatlı sınırsız kullanım modelleri dünya genelinde geçerli olmak üzere müşteriye verilmelidir – merkezi bir giriş sistemiyle tüm cep telefonu şebekeleri üzerinden müzik dinletmek harika bir hizmet olacaktır. Burada sadece şebeke ve kapsama alanı ile ilgili sorunlar yaşanacaktır. Onun dışında bugün bile çok rahat gerçekleştirilebilecek bir hizmet aslında bu. Ancak henüz gerçekleşmedi.
Her ne olursa olsun ben bir soyutlaşma süreci içinde olduğumuzu düşünüyorum. Böylece mp3 dosyaları bilgisayarda, cep telefonunda veya iPod’ta kelimenin tam anlamıyla yok oluyor, sadece çok kısa bir süreyle dinlenmek üzere gerçek dünyada beliriyor ve bunun ardından hemencecik sanal dünyada kayboluveriyor, çünkü müzik parçaları büyük bir süper bilgisayar (Cloud-Computing) tarafından çalınıyor.
Ama bu kesinlikle internetin beraberinde getirdiği yeni bir tehlike değil. Ne de olsa bu şekilde sonunda belleklerdeki gereksiz yükten kurtuluyoruz, bu aynı kafamızı daha önemli şeyler için boşaltmamıza benziyor. Bugünün insanı için bu kesinlikle bir tehlike anlamına gelmiyor, tam aksine özgürlüğe ve dijital özerkliğe giden yolda, dijital dünyada hayata geçen bir adım teşkil ediyor. Benim veri ve dosya özgürlüğüm. Her yerde ve tüm ekranlarda.