Girişimcilere Destek-Teşviklerden Faydalanma Önerileri

Girişimcilere Destek-Teşviklerden Faydalanma Önerileri

Açıklama: Ekim Nazım KayaBotego kurucusudur ve bu yazısı Webrazzi’de konuk yazar olarak yayınlanmıştır.

Etohum etkinliklerinde, girişimcilere yönelik panel-seminerlerde sık sık gündeme gelen bir konu: Destek-teşvikler. Çoğu genç girişimcinin yola çıkarken aklında olan “Yatırım ve işletme sermayesini nereden bulacağım?” sorusuna ne kadar yanıt olabildiği sıklıkla merak edilen bu fonları, danışmanlardan dinlemek her zaman doğru yanıtı bulmayı sağlamayabilir.

Danışmanlar elbette müşterilerinin fonlardan faydalanmasını sağlamak isterler. Ancak hangi yolu izlemenin daha akılcı olacağını belirlemek için bu girişimlerin dinamiklerini iyi bilmek gerekiyor. Örneğin bazı hibe teşvik fonlarına yeterli ciroya ulaşmadan başvurmak, hem vakit kaybına hem de maddi kayba yol açarak, yarardan çok zarar getirebilir.

Tübitak-Teydeb, TTGV, KOSGEB, Teknogirişim sermayesi, AB 7. Çerçeve Programı proje fonları ve Teknokent başvuruları konusundaki deneyimimizi, “Bu başvuruları kuruluş ve işletme sermayesi sıfıra yakın bir girişim yapsa ne olurdu?” bakışıyla değerlendirerek yazmaya çalıştım.

Aşağıdaki maddeler, bu bakış açısıyla elde ettiğim sonuçların listesi. Bunları nasıl gerekçelendirdiğimi ise, iki dosya halinde hazırladığım yazıda bulabilirsiniz. Toplamı 12 sayfa tutan bu yazıları http://kisalt.com/tubitak ve http://kisalt.com/kosgeb adreslerinden indirebilirsiniz. Yazılarda “Peki biz AR-GE yapıyor muyuz?”, “Danışman kullanmalı mıyız?”, “Projemizi yazıyoruz”, “Hakem ziyaretleri”, “Kabul? Red?”, “İlerleme raporu” gibi alt başlıklar var.

Bu konunun profesyoneli olmadığımı, ve yazıların yalnızca deneyim aktarımı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmeliyim.

Pek çok destek yalnızca AR-GE projelerine sağlandığı için Webrazzi okurlarını yakından ilgilendirdiğini düşündüğüm “Peki biz AR-GE yapıyor muyuz?” alt başlığından bir bölümü yazıdan alıntılamak istiyorum:

“AR-GE nedir?” ve “bizim projemiz AR-GE projesi sayılır mı?” sorularını soruyor olabilirsiniz. Tübitak, bir AR-GE faaliyetini şöyle tanımlıyor: “Yeni bir ürün üretilmesi, mevcut bir ürünün geliştirilmesi, iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya standardının yükseltilmesi veya maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi” (http://www.tubitak.gov.tr/home.do?sid=696&pid=478)

Bu tanımın, ürünümüzün bir AR-GE faaliyeti sayılıp sayılamayacağı sorusunu cevaplayamadığı durumlar olabilir. “Yeni bir ürün üretilmesi” ifadesini okuyan bir girişimcinin, projesi ne olursa olsun, soruya “elbette yeni bir ürün ürettim” diye subjektif bir yaklaşım geliştirmesi çok muhtemel. Elbette ortada bir ürün var, ama “acaba ne kadar yeni?”, ya da “hangi sorunu nasıl çözmeyi amaçlıyor?”, “bunu hangi yöntemle, ne kadar çözebilecek?”, “bu sorunu daha önce başkaları çözmeye çalışmış mı?”, “çalışmışsa neden başaramamış?”, “siz neyi farklı yapacaksınız da başaracaksınız?”... “Bir sosyal medya ürünü, bir e-ticaret uygulaması, bir web sitesi AR-GE projesi olarak değerlendirilebilir mi?” Can sıkıcı, ama sorulması gereken sorular bunlar... İsterseniz, somutlamak için, o gün gelip hakemler değerlendirme raporunu hazırlamadan önce hangi sorulara yanıt arayacaklarını görmek için, Tübitak sitesinde http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files//TEYDEB/1507/basvuru/AGY201-02.doc adresinde bulunan dökümana bir göz atalım.

(Bunları erkenden görmek önemli. Çünkü bazen kaybedecek bir şeyi olmayan avukatların dava açmak konusunda müvekkillerini heveslendirip, yorucu ve maliyetli bir hukuki süreci, sonuç alma ihtimalleri az olduğu halde başlatmaları gibi, danışmanlar da şirketleri yanlış yönlendirebiliyor. Çünkü onların kaybedecek bir şeyi yok, ve danışmanlık ücretlerini, teşvik onaylanmasa da alıyorlar. Dolayısıyla, projenize bu konuda güvenmiyorsanız, hakemin karşısında sizi terletebilecek soruları bilin ve cevap verip veremediğinizi önceden görün. Projeniz bir teşviğin kriterlerini karşılamıyor, ama bir diğerininkini karşılıyor olabilir. Zaman-para kaybetmemek ve projenin reddedilmesi nedeniyle üzülmemek için sağlayabileceğiniz kriterler öngören teşviklere başvurarak şansınızı arttırmanızı öneririm.)”

Sonuç ve özet kısmı ise şöyle:

1- İlk olarak, şirket hesabınızın bulunduğu banka şubesindeki KOBİ bankacılığı birimine gidip kendinizi tanıtın, yaptığınız işi anlatın. Varsa halihazırdaki müşterilerinizden ve cironuzdan bahsedip, gelecek vaad  eden bir şirket olduğunuz izlenimini yaratmaya çalışın. Henüz anlamlı bir cironuz yoksa, size destek veren (belki önceki işlerinizden size referans verebilecek) şirketlerden veya yöneticilerden mektup almaya çalışın.

Etohum gibi organizasyonlarda yer alın ve buralarda etkin olduğunuzu gösteren bir dosya hazırlayın. Hakkınızda basında, Webrazzi gibi bloglarda ya da sosyal medyada çıkan olumlu haberler varsa bunları da ekleyin. Bunu KOBİ yetkilisine götürüp, potansiyel bir  kredi müşterisi olduğunuzu ifade edin, özellikle KOSGEB kredilerinden haberdar edilmek istediğinizi söyleyin. İnternet sektöründe küçük şirketlerin, 5-7 yıl gibi sürelerde büyük işler başarabildiğini göstermek için Yemeksepeti, Gittigidiyor, Sahibinden gibi örneklerden bahsedebilir, ya da Cember.net, İzlesene.com, Blogcu.com gibi satınalmaları anlatabilirsiniz.

2- KOSGEB’in KOBİ veritabanına hemen kaydolun. Bu sayede bir kredi fırsatı çıktığında vakit kaybetmeden, çok iyi koşullarda kredi alabileceksiniz. Cironuz düşükse banka örneğin 30.000 liralık kredinin tamamını değil, cironuzun karşılayabileceği kadarını kullandırabilir. Kredibilitenizi artırmak için bu parayı iyi kullanmaya bakın.

3- Teknokent başvurularını yapmak için hiç zaman kaybetmeyin. Süreçler çok uzun sürüyor. Başvuru yapmaya Anadolu’dakilerden başlayın, çünkü beklentileri daha az olacaktır. İstanbul’dakilerin metrekare ücretlerini karşılamanız başta zor olabilir. Kabul alırsanız, oradaki üniversite öğrencilerinden bir veya birkaç tanesini istihdam edin, projenizde çalıştırın. Böylece kurumlar vergisi gibi büyük bir gider kaleminden muaf olacaksınız.

4- KOSGEB’in pek çok desteği, sıfırdan başlayan şirketlere önemli faydalar sunuyor. KOBİ proje destek programı ile sermayeniz ve cironuz sıfıra yakın olsa bile, ve AR-GE şirketi olmasanız bile, bir başlangıç yapabilirsiniz: http://www.kosgeb.gov.tr/Pages/UI/Destekler.aspx?ref=3

5- Cironuz düşükse, Tübitak-Teydeb-TTGV başvurularını yapmak için acele etmeyin. Başvuru dosyanıza gereksiz gider kalemleri yazmayın. Hibe ya da krediye hak kazandığınız miktarın fazlasının önce kasanızdan çıkması gerektiğini unutmayın. Her harcama bankada mevcut olan bir miktarın çıkmasını gerektirdiğinden, düşük bir miktarı ödeyip tekrar kasanıza sokarak çevirmeniz sözkonusu değildir, bu Maliye ile başınızı derde sokacaktır. Benim önerim, 12 aylık, 240.000 liralık bir proje sunmak için, ayda 20.000 liralık bir ciroya ulaşmayı bekleyin. Ödemeler çok geç, ve bazen de öngördüğünüzden daha düşük miktarda geleceği için, hibeyi sıfırdan bir iş kurmak için gelir kaynağı olarak değil,  eşik değeri aşmış şirketinizin büyümesine destek olarak görün.

6- Bir alanda uzmanlığınız varsa, mutlaka AB çerçeve programı’na kaydolun. Bu projelerin avantajı, “yolda öğrenme”nin mümkün olması, ve hibe oranının %100 olmasıdır.

Yazıların tamamına aşağıda ulaşabilirsiniz.

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.