Röportaj: Egg Co.'nun kurucusu Jon Yongfook Cockle

Röportaj: Egg Co.'nun kurucusu Jon Yongfook Cockle

Açıklama: Sinan Ata studentSN Türkiye Ülke Müdürü olup bu yazısı konuk yazar olarak Webrazzi’de yayınlanmıştır. dfdzzjvt_255dz37kpgr_bdfdzzjvt_256p9xkw9zf_bWebrazzi için başlattığım röportaj serimin ikinci ismi Jon Yongfook Cockle. Hatırlayacağınız gibi bu seriye ait ilk röportajım Shaun Inman ile olmuştu.

Tek başına online ürün geliştirmek , Jon'un yeni şirketi ve iş mantığı üzerinde gerçekleştirdiğimiz sohbeti Webrazzi okurlarıyla paylaşıyorum.

Bu seriyi, yerel pazarın yeni oyuncularına global başarı sağlamış "tek kişilik dev kadro"'lar tanıtmak ve örnek rol model olarak gösterebilmek için başlattım ve devam edeceğim.

Sinan: Evet Jon, ne zaman internette çalışmaya başladın? Eğitim geçmişinle ilgili konuşalım mı biraz?

Jon: Aslında finans eğitimi aldım ve muhasebe bölümünden mezun oldum ama her nasılsa üniversite hayatımın %99'u çalışmakla değil web siteleri yapmakla geçti. Muhasebe ve rakamlarla uğraşmaktan daha keyifli olduğuna karar verdim her seferinde. Yaptığın bir şeyin herkes tarafından görülebilmesi keyif veriyordu ve tadını çıkardım öğrencilik hayatım boyunca. Aslında beni çeken öğrenecek yeni şeyin hiç bitmeyişiydi ve bir müfredat yoktu.

Öğrenciliğin son yıllarında Londra ve Tokyo’da bazı interaktif ajanslarda çalışma şansı yakaladım ve profesyonel hayata giriş yaptım diyebilirim. Bu öğrenme sürecinin devamında Japonya’nın en büyük reklam ajansı olan Dentsu’da da çalışma imkanım oldu. Profesyonel anlamda en kıymetli tecrübelerim burada kazanıldı.

Çalıştığım şirketlerin dışında arka planda internette çalışmaya devam eden herkes gibi sürekli öğrendim.

Sinan: Seni 8apps.com ve opensourcefood.com dan bu yana tanıyorum. Bunlardan önce neler yaptın biraz daha açabilir miyiz?

Jon: 8apps’den önce Tokyo’da küçük bir online prodüksiyon şirketinde Tasarım Mühendisi (benim uydurduğum bir şey, proje’nin arkaplanı ve yüzü dahil tamamen yapan insan demek.) olarak çalışıyordum. Minik bir şirketti uzun çalışıyor, az uyuyor, az kazanıyordum. Ama bir sürü güzel iş çıkardık ve ben bu süreçte “iş” hakkında çok şey öğrendim. Bana sorarsanız gençler kendilerini sonsuza kadar “freelance” balonunun içine hapsetmemeli. Ciddi bir şirket yapısında işleyişi görmek, iş yapmayı öğrenmek, örnek modeller görmek ve güvenlik ilkelerini çözebilmek için bu şart çünkü kendi başınıza iş yaparken bunlardan bazılarını görmeniz mümkün olmuyor. O günlerde kulağıma küpe yaptığım fakat halen kullandığım örnekler var hayatımda. Bunlardan bazıları…

dfdzzjvt_257hsgpmzht_b

Sonrasında Dentsu’ya katıldım. Oldukça büyük bir reklam ajansıydı ve buradaki görevim analistlikti. Bu tecrübe, sadece bu devasa geminin nasıl yürüdüğünü görmek için değil (Dentsu hala Japonya’da bu sektörde gidebileceğiniz en büyük kurum) internetin analitik tarafını gözlemlemeyi öğrenmek için de oldukça önemliydi. Kanallar, testler, dönüşler vesaire. Sanırım tam da bu zamanlarda Open Source Food ‘u yayına aldım. Yemek tarifleri paylaşmak için bir web sitesiydi. Sonrasında çıkış yaptım bu projeden.

Sinan: Kurucusu olduğun son şirket Egg Co.'dan ve yoldaki ürünlerinden biraz bahseder misin?

Jon: Bu yılın başında Open Source Food satın alınabilecek kadar başarılı olmuştu. Satın almadan sonra yeni şirket adını Nibbledish olarak değiştirdi. İsmi dışında her şeyi aynı bıraktılar diyebilirim.

Egg Co benim yeni maceram ve biz “pay as you go“ modeli ürünlerle kazanan bir yazılım şirketiyiz. Bana sorarsanız bu iş modeli bizim gibi küçük şirketler için çok daha mantıklı. Benim bu yıl için iş yaklaşımım kesinlikle önce kâr, sonra kullanıcı artışı olacak.

dfdzzjvt_258g4gfpsfg_b

Egg Co ile yaptığım işlerde anlamsızca “kayıtlı kullanıcı sayısı” takip etmek istemiyorum. Geliştirdiğim ürüne kıymet verip satın almış 50 müşteri, 50.000 ödemeyen “kayıtlı kullanıcı”'dan daha kıymetli bu felsefede. Sanırım Web 2.0'la birlikte bizler her şeyi bedava istemeye başladık. Fakat bu durum küçük işletmelere hiç de faydalı olmuyor. Bazı şeylerin cidden değişmesi gerek.

Egg Co ile geliştirdiğim ilk ürün Peashoot. Bu online servis özellikle online pazarlama takımlarının çok işine yarayacak. Kilometre taşları belirleyebildiğiniz bir online geri-dönüş ölçer düşünün. Yakında gelecek bu ürünle ilgili şirket blogunu takip edebilirsiniz.

dfdzzjvt_260q7vdf5_b

Sinan: Aynı soruyu Shaun’a da sordum. İşlerinde yalnız mı çalışıyorsun diğer profesyonellerden yardım alıyor musun?

Jon: İşlerimin %99’luk kısmını kendim yapıyorum çünkü diğer insanlarla çalışma konusunda oldukça kötüyüm. İşi kişiselleştiriyorum ve yaptığım işe çok bağlıyım. Ben böyle olduğumda diğer insanlarla çalışmak cidden zor.

Ama yine de bir ürünün ilk aşamalarında yapılabilecek bir şey benimki. Ürün gelişip günbegün daha stabil bir hale geldiğinde farklı insanlarla çalışmak daha kolay olabiliyor. Gelecekte de yalnız çalışacağım demiyorum yani :) . Aslında bu nasıl büyümek istediğimle de ilgili. İnsanları sorumlulukları ile birlikte işe alarak her gün büyüyen ve karmaşıklaşan bir şirket mi olmak istiyorum? Yoksa “tek kişilik dev kadroyla” işe devam edip yılda bir iki proje çıkararak kendime çokça özgürlük bırakmak mı? Henüz karar veremedim doğrusu. Bu yılki hedeflerim birkaç sıkı uygulama tamamlamış olmak bakalım gelecek yıl beni nereye götürecek.

Sinan: Online uygulamaları tasarlayıp programlamakla ilgili başarılı olduğunu biliyorum. Bu iki işi nasıl ayırabiliyorsun söyler misin?

Jon: Photoshop kullanarak çok kabaca üzerinde çalıştığım proje’nin navigasyon logo ve içerik gölümünü tasarlıyorum. Sonrasında detay çalışmadan işi kodlamaya dökmeye başlıyorum. Bu şekilde çalışmak bana hız kazandırıyor. Tasarım kodlarda oluşuyor ve değişiklik yapmak photoshop’da objeleri oradan oraya yerleştirmekten çok daha kısa zaman alıyor.

Ben tüm işlerim için MVC (Model View Controller) yapısı olan bir framework kullanıyorum. İsmi CodeIgniter . Bu sayede arka plandaki çalışmalarla arayüz kısmını birbirinden ayırabiliyorum. Yine bu sayede işleyişe ve veritabanı mantığına ön yüz çalışmalarımı hiç karıştırmıyorum. Bunun bana göre en büyük faydası sonradan işin yüzünü istediğim gibi değiştirebilmem.

Sinan: Kendi işlerinde kullandığın bir proje yönetim sistemi var mı?

Jon: Boş sayfaları olan bir moleskine not defteri işimi görüyor. Tüm kullandığım bu aslında. Basecamp gibi ürünler kullanmayı denedim, sevimli uygulamalar olduğunu düşünsem de kendimi bu uygulamaları kullanma konusunda motive edemeyecek kadar tembelim :). Yalnızca not defterimi kullanıyorum ve iş görüyor gibi.

Sinan: Kaç projeden çıkış yaptın şimdiye kadar? Eski işlerin, çıkışların ve yatırımların hakkında biraz söz etmek ister misin?

Jon: Şimdiye kadar bir adet “çıkış” yaptım. Bu da Open Source Food’u satmaktı bildiğin gibi. Şunu gördüm; Trafik oluşturmak, komünite oluşturmak ve satmak çok zaman alıyor. Aslında hayli çok zaman. (OSF’de 2 yıl sürdü.). Kâr etmek için tekrar etmeyi istediğim bir model değil bu. Benim yeni modelimdeki hedef ürünümü kullanmak karşılığında bana sürekli ödeyen küçük bir kullanıcı grubu oluşturmak. Düşünceme göre küçük bir işletmenin daha başarılı olmasını sağlayacak bir model bu.

Sinan: Son olarak bana ürününü yayınladıktan sonra pazarlama için yaptığın “olmazsa olmaz” bir şey söyler misin?

Jon: Sabit kullanıcılarınıza iyi bakın, onlar bir gün Evangelist’leriniz olacak!

Sinan: Güzel cevaplar için teşekkürler Jon! Tokyo’ya sevgiler.

Jon: Tüm Türkiye’ye sevgiler! Unutmadan ben bir lokum aşığıyım! :)

Seri devam edecek. Tanıdığınız, hakkında detaylı bilgi sahibi olmak istediğiniz profilleri önerirseniz seriyi siz de yönlendirebilirsiniz.

Teknoloji dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Abonelik kaydınız başarıyla oluşturuldu.